-
İslahiye » Aşağıbilenler İlkokulu
Aşağıbilenler Mah. Aşağıbilenler Sk. No: 124 İç Kapı No: 1 İslahiye / Gaziantep
-
Ergani » Aşağıbitikçi Ortaokulu
Aşağıbitikçi Mah. Aşağı Bitikçi Küme Evleri No: 48 İç Kapı No: 1 Ergani / Diyarbakır
-
Menderes » Özel Ev Gibi Anaokulu
Kasımpaşa Mah. 254 Sk. No: 6 İç Kapı No: 1 Menderes / İzmir
-
Bağcılar » Özel Evim Gibi Özel Eğitim Ve Rehabilitasyon Merkezi
Barbaros Mah. 13. Sk. No: 2 İç Kapı No: 1 Bağcılar / İstanbul
-
(bir İş) Gâvur Orucu Gibi Uzamak
Bir iş gereğinden çok sürmek, sürüncemede kalmak.
-
(bir Şeyi) Gözü Gibi Sakınmak (saklamak Veya Esirgemek)
Bir şeye aşırı ilgi göstermek, önemle bakıp korumak. Örn: Doğru, hakları vardı, koskoca
-
(birini) Bozuk Para Gibi Harcamak
Değerini düşürecek biçimde bir kimseden yararlanmaya kalkışmak.
-
(birini) Kukla Gibi Oynatmak
1) birine her istediğini yaptırmak 2) birinin istediğini yapıyor görünerek onu oyalamak.
-
(birinin) Yüzü Kâğıt Gibi Olmak
Kanı çekilip benzi solmak. Örn: Babuş da uyanmış ve yatağın içine oturmuş. Korkudan onun
-
(tavşan Boku Gibi) Ne Kokar Ne Bulaşır
kimseye iyiliği de dokunmaz, kötülüğü de anlamında kullanılan bir söz.
-
... Gibi Yapmak
... imişçesine davranmak. Örn: Sever gibi yapmak.
-
Abanoz Gibi
1) çok sert. Örn: Abanoz gibi tahta. 2) kapkara.
-
Acem Kılıcı Gibi
Her iki tarafı da idare edebilen, güvenilmez (kimse).
-
Adam Gibi
1) terbiyeli, akıllı uslu 2) adamlığa, insanlığa yaraşır yolda 3) iyice.
-
Ağı Gibi
1) acı veren, çok etkileyen 2) çok sert, keskin.
-
Ağızda Sakız Gibi Çiğnemek
Bir söz veya düşünceyi sık sık tekrarlayıp durmak.
-
Ahfeşin Keçisi Gibi Başını Sallamak
Söylenen sözü anlama dan kafa sallayarak onaylamak.
-
Ahtapot Gibi
1) sırnaşık, yapışkan (kimse) 2) sömürmek amacıyla birçok işe, konuya el atan (kimse).
-
Akarsu Gibi
Aralıksız, kesintisiz. Örn: Cevapları pek açık ve akarsu gibi idi. -F. R. Atay.
-
Akla Sığar Gibi
Aklın kabul edebileceği bir biçimde, makul. Örn: Söyledikleriniz akla sığar gibi değil.
-
Akrep Gibi
Her fırsatta sözleriyle başkalarını inciten veya onlara kötülük eden.
-
Aksi Gibi
İstenmediği hâlde, aksilik olarak. Örn: Oysa ki askerdeyken aksi gibi, bir kere bile hastalanma
-
Alev Gibi Parlamak
Canlı, ışıl ışıl olmak. Örn: Gözleri siyah bir alev gibi parlıyordu. -Ö. Seyfettin.
-
Altın Gibi
1) altına benzeyen 2) mec. değerli, kıymetli 3) mec. saf.
-
Ana Gibi Yâr Olmaz, Bağdat Gibi Diyar Olmaz
İnsanlar içinde bize anne kadar candan bağlı dost yoktur.
-
Anadan Doğmuşa Dönmek (anadan Yeni Doğmuş Gibi Olmak)
1) dertsiz, tasasız bir duruma gelmek 2) günahlardan arınmış duruma gelmek.
-
Ananın (anasının) Ak Sütü Gibi (helal Olsun)
anamın sütü bana nasıl helal ise bu da sana öyle helal olsun anlamında kullanılan bir söz.
-
Arı Gibi
1) çok çalışkan 2) hızlı ve sürekli bir biçimde. Örn: Gürültü etmeden, iz bırakmadan,
-
Arı Gibi Eri Olanın Dağ Kadar Yeri Olur
Çalışkan kişileri olan aile ve toplumlar her yerde bol kazanç elde ederler.
-
Arpacı Kumrusu Gibi Düşünmek
İçinde bulunduğu sorunu nasıl çözeceğini uzun uzun düşünmek. Örn: Bak, o şoförün yan
-
Artist Gibi
Boylu boslu, güzel ve alımlı, yakışıklı (kimse).
-
Aslan Gibi
1) boylu boslu, güçlü ve yakışıklı 2) sağlığı yerinde.
-
Ata Dost Gibi Bakmalı, Düşman Gibi Binmeli
Çalışanınızı iyi beslerseniz onun gücü artar ve daha verimli işler yapar.
-
Ateş Gibi
1) çok sıcak 2) zeki, çalışkan ve becerikli 3) kıpkırmızı.
-
Ateş Gibi Kesilmek
Beklenmedik bir olay karşısında öfke sonucu kanı beynine sıçramak. Örn: Yüzüm nasıl bir
-
Ateş Gibi Yanmak
Ateşi yükselmek. Örn: Alnı, yanakları ateş gibi yandığı hâlde vücudu tir tir titriyor, d
-
Avucunun İçi Gibi Bilmek
Bir yeri, bir şeyi çok iyi ve ayrıntılı olarak bilmek. Örn: Sizin analarınızın, babaların
-
Ayı Gibi
1) iri yarı 2) kaba, anlayışsız (kimse).
-
Ayların günleri niçin 28, 30, 31 gibi farklı?
Romalılar milattan 758 yıl önce 10 aylık takvim uygulamasına başladılar. Bu ilk orijinal Roma
-
Ayna Gibi
1) dümdüz ve parlak 2) kımıltısız, durgun (deniz).
-
Bal Gibi
1) pek tatlı 2) şüpheye yer bırakmadan, çok iyi, adamakıllı. Örn: Hepsi o kadar sahici ki t
-
Barut Fıçısı Gibi
1) çok kızgın, sinirli (kimse). Örn: Sadi Nahit'i delice kıskanıyordu, içi bir barut fıçı
-
Barut Gibi
1) öfkeli, huysuz, sert, aksi (kimse). Örn: Hocamız barut gibi sert bir adam. -H. R. Gürpınar.
-
Başı Kazan Gibi Olmak
Başında çok ağrı ve uğultulu bir sersemlik olmak. Örn: Başım kazan gibiydi, bir kavanoz as
-
Baston (baston Yutmuş) Gibi
Dimdik duran veya yürüyen (kimse). Örn: Omuzlarını kısıyor, kafasını dimdik tutuyor, basto
-
Baykuş Gibi
Uğursuzluk getirdiğine inanılan (kimse). Örn: Hangi evde cenaze varsa oraya baykuş gibi tüner
-
Bayram Koçu Gibi
Gösterişli görünmek amacıyla aşırı biçimde süslenmiş olan.
-
Bebek Gibi
1) çok güzel (kadın) 2) bebeğe yakışır bir biçimde. Örn: Annesinin arkasında asılı bir
-
Benzetmek Gibi Olmasın
Kötü bir sona uğramış birinden veya bir şeyden söz ederken, ona benzetilen kimse veya şey i
-
Benzi Kül Gibi Olmak
Yüzünden kan çekilmek, yüzü sararmak.
-
Besleme Gibi
Giydiğini kendine yakıştıramayan (kız).
-
Beşlik Simit Gibi Kurulmak
Kendini bir şey sanarak bir yere yayılıp oturmak.
-
Beton Gibi
1) çok sağlam, dayanıklı, sert 2) güçlü. Örn: Yere hem tüy gibi hafif hem de beton gibi sa
-
Biber Gibi Yakmak
1) deri, göz vb.ni çok acıtmak 2) çok üzmek, dertlendirmek.
-
Biber Gibi Yanmak
1) deri, göz vb. çok acımak 2) çok üzülmek, dertlenmek.
-
Bıçak Gibi Kesilmek
Söz, konuşma, sohbet birden bitmek, duruvermek. Örn: Bu tatlı sohbetin arasında kapı çalınd
-
Bıçak Gibi Kesmek
1) çok keskin olmak 2) birdenbire ve tamamen ortadan kaldırmak.
-
Bıçak Gibi Saplanmak
Sancı, ağrı birden ve güçlü olarak gelmek.
-
Bıldırcın Gibi
Kısa boylu, dolgunca, alımlı (kadın).
-
Billur Gibi
1) çok duru, çok temiz (su) 2) çok beyaz ve pürüzsüz (kol, gerdan, göğüs) 3) pürüzsüz (s
-
Bilmece Gibi Konuşmak
Açık, anlaşılır bir biçimde konuşmamak.
-
Bir İçim Su (gibi)
Çok güzel (kadın). Örn: Görmeyeli sen büsbütün bir içim su olmuşsun. -A. İlhan.
-
Boğa Gibi
Çok güçlü görünen, vücudu iyi gelişmiş (delikanlı).
-
Bomba Gibi
1) iyi, sağlam, göz alıcı, gösterişli 2) iyi hazırlanmış, çok çalışmış (öğrenci).
-
Bomba Gibi Patlamak
1) öfkelenerek birdenbire ve yüksek sesle bağırıp çağırmak 2) bir olay birdenbire ortaya ç
-
Bulaşık Suyu Gibi
Kötü hazırlanmış, tadı tuzu olmayan (sulu yiyecek ve içecek).
-
Bülbül Gibi Konuşmak (okumak)
1) kolaylıkla konuşmak, okumak. Örn: Kadın bülbül gibi Fransızca konuşuyor. -H. E. Adıvar.
-
Bülbül Gibi Konuşturmak (söyletmek)
İtiraf ettirmek. Örn: Buluştukları zaman da onu bülbül gibi konuşturdu. -T. Buğra.
-
Bülbül Gibi Söylemek
Hiçbir şey saklamadan bildiklerini söylemek, itiraf etmek. Örn: Mahkemeye havale edeceğim, ora
-
Buz Gibi
1) çok soğuk 2) çok soğuk bir etki uyandıran (şey veya kimse) 3) kötü nitelikler için kesin
-
Buzdolabı Gibi
Çok soğuk bir etki uyandıran (kimse).
-
Cadı Gibi
1) saçı başı dağınık, tırnakları uzun ve pis (kadın) 2) çok becerikli.
-
Çakı Gibi
1) canlı ve atik. Örn: Övünmek saymazsanız çakı gibi topçu subayı oluyordum. -R. Erduran.
-
Cam Gibi
1) arkası görünen, saydam, şeffaf 2) donuk, cansız (göz).
-
Çam Sakızı Gibi
Tedirgin edecek kadar bir insanın peşinden ayrılmayan.
-
Çamur Gibi
1) iyi pişmemiş ve siyah unla yapılmış (ekmek) 2) herkese sataşıp tedirginlik veren (kimse).
-
Canavar Gibi
1) iri yarı, saldırgan 2) çok fazla. Örn: Canavar gibi çalışıp sınavlara hazırlandı.
-
Canfes Gibi
İnce, taze ve sinirsiz (asma ve dut yaprağı).
-
Canı Gibi Sevmek
Çok güçlü bir sevgiyle bağlanmak. Örn: Amcasının sırtını, canı gibi sevdiği sekiz yaş
-
Çapanoğlunun Abdest Suyu Gibi
Çok sulu, tatsız ve kötü görünüşlü olan (içilecek şeyler).
-
Çarşaf Gibi
Dalgasız, dümdüz ve durgun (deniz, göl).
-
Cennet Gibi
Güzel, bakımlı (yer). Örn: Bu cennet gibi yerler gözümde zindan kesiliyor. -Y. K. Karaosmano
-
Çiçek Gibi
Temiz, bakımlı, güzel. Örn: Sen yirmi beşine bile gelmemiş çiçek gibi bir taze duldun. -R.
-
Çığ Gibi Büyümek
Bir olay birdenbire ve etkileyici bir biçimde büyümek.
-
Çil Yavrusu Gibi Dağılmak
Toplu olarak bulunan insanların her biri bir yana dağılmak. Örn: Çocuklar çil yavrusu gibi da
-
Cin Gibi
Anlayışlı ve zeki. Örn: Bir kedi kadar çevik, açıkgöz olan İzmirli Nusret, lisenin onuna k
-
Cıva Gibi
Yerinde durmaz, ele avuca sığmaz, çok hareketli.
-
Çivi Gibi
1) çok sağlam ve çevik (kimse) 2) çok soğuk. Örn: Suyu çivi gibi tutan toprak testiyi çarp
-
Çocuk Gibi
1) yetenekleri gelişmemiş, çocuk kalmış. Örn: Çocuk gibi adam. 2) kolay kanar, kolay inanır
-
Çocuk Gibi Sevinmek
Çok sevinmek. Örn: Güzel sözler duyduğunda çocuk gibi sevinir. -A. Kabaklı.
-
Çorap Söküğü Gibi Gitmek (gelmek)
Başlayan bir iş veya birbirine bağlı birçok iş arka arkaya ve kolayca sürüp gitmek.
-
Çuval Gibi
1) kaba ve seyrek (kumaş) 2) bol ve ütüsüz (giysi).
-
Dağ (dağlar) Gibi (kadar)
1) çok büyük, çok iri, çok güçlü. Örn: Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden / Toprağ
-
Dal Gibi
İnce uzun yapılı. Örn: Dal gibi bir vücut üzerinde dev gibi bir baş! -Y. Z. Ortaç.
-
Dalyan Gibi
Boylu boslu. Örn: Gidip de gelmeyen kocaları, yetişmiş dalyan gibi evlatları... -E. E. Talu.
-
Dama Taşı Gibi Oynatmak
Birini sık sık bir yerden bir yere göndermek veya atamak.
-
Damdan Düşer Gibi
Birdenbire ve yersiz olarak. Örn: Damdan düşer gibi birdenbire söyleyecek, açacak olursam itir
-
Deli Dana (danalar) Gibi Dönmek
Ne yapacağını bilemeyerek şaşkınca davranmak.
-
Deli Gibi
Deliye yaraşır davranışta, delicesine. Örn: Bizimkinin kıza deli gibi âşık olduğu daha il
-
Deli Kızın Çeyizi Gibi
Bir arada sergilenen ve birbirine yakışmayan (eşya).
-
Deli Pösteki Sayar Gibi
Çok karışık, çok ayrıntılı, sıkıcı bir işle uğraşma.
-
Deli Raziye Gibi
Delice davranışlarda bulunan (kız veya kadın).
-
Deli Saraylı Gibi
Acayip biçimde giyinen, takıp takıştıran (kimse). Örn: Teğmenin, teyzem dediği, altmışlı
-
Demir Gibi
1) çok sağlam. Örn: Ben akide yemedim, gönlümde yumuşaklık yok, midem demir gibi. -H. R. Gü
Yıldızların göz kırpıyormuş gibi ışıklarının kırpışmasının sebebi, çok uzaktan geliyor olmaları ve atmosferimizdir. Yeryüzünde nispeten ılınan hava devamlı olarak yükselme meylindedir. Bu durum gece de devam eder. Yıldızların z
Normal atmosfer basıncının neredeyse 100 misli bir basınçla, ses hızından çok hızlı ses dalgaları yayar. Bu aynen ses hızını geçen uçaklarda olduğu gibi kulağımıza bir nevi patlama sesi olarak ulaşır. Buna gök gürlemesi diyoruz.
Sodyum (Na) ve Klor (Cl). Bilim insanları Sodyum’un ilk teoride olduğu gibi nehirler yolu ile karalardan denizlere taşındığını, Klor’un ise dünya tarihinin ilk dönemlerinde, yer kabuğu ile yer merkezi arasında kalan katmanlardan, okyanusla
Aslında uçakların arkalarında bıraktıkları bulut, insan yapısı bir buluttan başka bir şey değildir. Soğuk havada verdiğimiz nefes havada nasıl buharlaşıyorsa onun gibi bir şeydir. Deniz seviyesinde, yüksek sıcaklık ve basınçta buhar
MİLLİ Eğitim Bakanı Ziya Seçuk, okullarda kadına şiddet, erken yaşta evlilik, cinsel istismar gibi konularda eğitici çalışmalar yaptıklarını belirterek, ‘önleyici destek programı ile doğal afet, göç, cinsel istismar, ölüm yas, inti
Elbiseler, kuru temizleyicide su yerine bu çözücü ile yıkanır. Çözücü buharlaşmasın, havayı kirletmesin ve tekrar kullanılabilsin diye her seferinde bir yerde toplanır. Bu şekilde temizlenen giysiler, ütülenince yeni gibi dururlar.
LONDRA merkezli yükseköğretim derecelendirme kuruluşu QS; finans, yönetim, pazarlama, MBA ve işletme analitiği gibi beş yüksek lisans programında yükseköğretim kurumlarının akademik ve sektörel performansını değerlendirdi.
Kökteki hücreler ölü bir hücre olan keratin üretirler ve yeni hücreler üredikçe ölü tırnağı dışarı doğru iterler. Bu nedenle de aynen saçlarımız gibi tırnaklarımızı keserken de acı duymayız.
Yaşlandıkça derimiz saçlarımızı ve vücudumuzdaki diğer kılları eskisi gibi sağlıklı olarak üretemez. Kılların ortasındaki sıvı kaybolur, boya hücreleri de tutunamadığından sadece hava kalır. Saçlar boyasız hale gelir, beyaz reng
Bazı filler cümle içinde kullanılırken iki tane nesne ile birlikte kullanılırlar. Örneğin: "give, lend, promise, send, show" fiilleri gibi. Bu iki nesneden birisi kişi diğeri de nesne olabilir. Aşağıdaki örneklere bakalım:
Hapşırmadan önce sanki bir yerimiz ısırılmış gibi sinir uçlarının ikaz göndermesi sonucu, burnumuzdan önce bir salgı gelir. Biz bunun pek farkına varamayız. Bu salgının ardından beyine giden ikaz neticesinde baş ve boynumuzdaki kaslar
Yukarıdaki tablolarda görüldüğü gibi, pasif cümle oluştururken kullandığımız "be" yapısı, present perfect tense ile pasif cümle oluştururken "been" yapısına dönüştü.
Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi, pasif cümlelerde "be + fiilin 3. hali ya da -ed eki almış hali" kullanılır kuralı geçmiş zaman için de geçerlidir. Aradaki tek fark, be fiili geçmiş zaman hali ile kullanılır, yani was,were
Yukarıdaki tabloda görüldüğü, gelecek zaman pasif cümlelerinde, genel pasif kuralında olduğı gibi "be yrd. fiili gelir ve fiil 3. hal yada -ed eki alır" kuralı geçerlidir.
Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi, eğer geniş zamanla pasif bir cümle oluşturacaksak, be fiilini kullanmalıyız ve fiil ya 3. halde olmalı ya da -ed eki almalıdır.
Yeryüzünün aşınma, taşıma ve birikim faaliyetleriyle şekillenmesinde etkin rol oynar. Dış kuvvet ve süreçlerin etkisi, iklim ve topoğrafya gibi koşulların da etkisiyle bölgeden bölgeye göre değişiklik gösterebilir.
İngilizcede In, kutu, oda ve ülke gibi üç boyutlu şeylerin içinden bahsederken kullanılır. On ise zemin, masa ve duvar gibi iki boyutlu yüzeylerin üstünden bahsederken kullanılır.
Bilim insanları yıllardır bunun nedenini arayıp durmaktadır. Bilindiği gibi, beynimizin her iki yarısı değişik yetenekleri kontrol eder. Önceleri beynimizin sol yansının konuşma yeteneğimize kumanda ettiği bilindiğinden, yazmamıza da kum
Donmuş kan, besin ve oksijen taşıyamayacağından, metabolizmada ne gibi aksaklıklar görülebileceği hala bilinmemektedir. Ayrı bir sorun da suyun donduğu vakit genişlemesidir. Bu yüzden kan damarları parçalanabilir, doku yapısı bozulabilir,
Damarlarımızın mavi renkte görünmesi, vücudumuza gelen ışığın bir kısmının derimizde emilmesi, bir kısmının da yansıtılması ile ilgilidir. Derimizde mavi renk gibi yüksek enerjiye sahip dalga boyundaki ışıklar daha çok yansıtıl
Bu cümlede görüldüğü gibi, if cümlesi, "past perfect tense" ile kuruldu, 2. cümle ise would + fiil 3. halde şeklinde kuruldu.
Atmosfer çeşitli gazların karışı-mıdır. Her madenin olduğu gibi gazların da bir ağırlığı vardır. Atmosferi oluşturan gazların yere uygulamış olduğu basınca, hava veya atmosfer basıncı denir. Basıncı ölçen alete barometre denir.
Bir yerin iklimi; oranın güneşlenme süresi, sıcaklık, basınç, rüzgarlar, nemlilik, bulutluluk ve yağış gibi iklim elemanlarına bağlıdır. İklim elemanları; Sıcaklık, Basınç ve Rüzgarlar, Nemlilik ve Yağış,
Dolaylı istekler (birisinden sizin için bir şey yapmasını istemeniz), dolaylı emirler (reported commands) konusunda olduğu gibi aynı gramer yapısına sahiptir.
Dağlar, denizler, ormanlar, hayvanlar, güneş gibi oluşumunda insan etkisi olmayan, doğada bulunan her şey doğal unsurlar içinde yer almaktadır. İnsanların doğada ihtiyaçlarını karşılamak için yapmış olduğu her faaliyet ise beşeri uns
Çoğu bildirilen soru cümlesi geçmiş zaman ile oluşturulmuş bir fiile sahiptir. Bu yapıda, aynı reported speech konusunda anlatıldığı gibi aynı kelime ve zaman değişimleri kullanılır.
Vücudumuzdaki kılların her biri topraktaki çim gibi, derimizin altındaki kendi torbasında yetişir ve büyür. Bu torbalardaki yeni saç hücreleri kılların köklerini oluşturur. Yeni hücreler oluştukça, eskilerini torbalardan dışarı iter
İngilizcede nobody, nothing, nowhere, never, no, hardly gibi kelimeleri kullanarak olumsuz cümle oluşturabiliriz. Bu kelimeleri kullandığımız cümlelerde not kullanmayız.
İnsan beyni vücuda gelen uyarıların hangisinin insanın bizzat kendisinden, hangisinin dışarıdan geldiğini ayırt eder ve ona göre öncelik verir. Örneğin, elimizin yanması gibi acil refleks gerektiren dışarıdan gelen uyanlara öncelik veri
Ülkenin hükümdar ailesi arasında paylaşılması ve sonu gelmez taht mücadeleleri ilk Türk devletlerinde olduğu gibi Büyük Selçuklu Devleti’nin de yıkılış dönemine girdi. Fetret Dönemi adı verilen bu dönem, 1091 ile 1118 yıllarını k
where, when, why gibi soru kelimeleri ile soru cümlesi oluştururken, yes-no soru cümlesinin başına bu soru kelimelerini getiririz.
Oksijen dokularda kullanıldığından sorun yaratmaz, ama özellikle azot gazı damarlarda süratle genleşerek, damar tıkanıklığı, akciğer yırtılması ve hatta felç gibi önemli vücut hasarlarına yol açar. Bu şekilde vurgun yiyenler, süra
Karahanlılar, Gazneliler. Hâkaniye ve İlig-Hanlar adlarıyla da anılan Karahanlı Devleti, başta Karluklar olmak üzere Çiğil, Yağma ve Tuhsi gibi Türk Boylarına dayanıyordu.
Tarihi çok eskiye uzanan mum ışığının adeta büyülü bir gücü vardır. İnsanda romantik duygular uyandırdığı gibi, tüm dinlerde ruhani bir yeri de vardır. Ayin ve adakların vazgeçilmez malzemesidir. Mum tarihin ilk icatlarından biridir
Interested, bored, excited vs. zarflar, insanların nasıl hissettiklerini bildirir Interesting, bored, excited vs. nesne ya da kişilerin ne gibi hislere yol açtıklarını bildirir.
Yurdumuzun kuzeyinde, Sakarya’nın doğusundan Gürcistan’a kadar Karadeniz’e paralel olarak bir şerit gibi uzanır. Gürcistan, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Marmara Bölgeleriyle ve adını aldığı deniz ile komşudur.
Evimizdeki bitkiler veya süs çiçekleri solunumlarında gündüzleri havadaki karbondioksiti alarak oksijen verirler ama geceleri ise bizim gibi oksijen alarak karbondioksit verirler.
Mecusilik, mecus dinine ait inanç ve akidelere dayalı tutum ve davranışların bütünü; temel akideleri ateşe (ışık) tapmak olan Zerdüştilik, Mithrailik, Zurvailik, Manilik ve Mazdekilik gibi çeşitli fırka ve mezheplerin ortak adı.
Yüzme yarışları serbest (kravl), kelebek, kurbağalama ve sırtüstü olmak üzere dört ayrı kategoride yapılır. Ancak ’kelebek’ gibi her insanın kolay kolay yüzemeyeceği bir sitilin niçin yarışmalara alındığı pek bilinmez. Aslında
Bu yazımızda, ingilizce karşılaştırma - comparative sıfatlarının kullanımını anlatacağız. Comparative adjectives nerelerde kullanılır, örnek cümleler ve Türkçe anlamları, than, a lot, a bit, much, less than gibi yapılarla birlikte na
Herkesin sandığının aksine tuz suyun içinde şekerin eridiği gibi erimez. Tuz buzun içine girince onu çözer. Tuz yine kalır ama buz çözüldüğü için artık o su değil, tuzlu sudur ve erime noktası saf sudan daha düşüktür.
Milli Edebiyat sanatçıları Batı’yı körü körüne taklit etmeye karşı çıkmıştır; ancak edebiyatta Batılı türler olan makale, fıkra, roman, hikaye gibi türleri kullanmayı yanlış görmemişlerdir.
Girişimci, bazen kredisini uluslararası pazardan kendisi bulabildiği gibi bazen de uluslararası finans kuruluşlarının dış kredilerini tercih etmektedir. Çoğunlukla bu olanaklardan haberi olmayan küçük ve orta boy işletmeler, finansal sorunl
Bir yıl 12 aydır. Bir yıl 52 haftadır. Bir ay 28-31 gündür. Bir ay 4-5 haftadır. Bir hafta 7 gündür. Bir gün 24 saattir. Bir saat 60 dakikadır. Bir dakika 60 saniyedir. Bir saniye 100 mili saniyedir. Görüldüğü gibi, bir gün
Ziraatı yapıldığı gibi, çalılıklarda ve ormanlarda yabanisi de yetişir. Boyu 30-100 cm arasındadır. Haziran ve Ağustos ayları arasında çiçek açar. Bol miktarda F Vitamini içerir.
Türk adının anlamı üzerinde yapılan araştırmalarda değişik görüşler ortaya çıkmıştır.Türk adının TÜREMEK, OLGUNLUK ÇAĞI TÖRE SAHİBİ, GÜÇLÜ , KUVVETLİ gibi anlamlara geldiği belirtilmiştir.
İngilizcede Could bir yardımcı fiildir, modal yardımcı fiilidir(Modal Verb). Could, geçmişte bir şeyin mümkün olup olmadığı ya da birisinin birşeyi yapma becerisinin olup olmadığını anlatırken kullanılır. Rica, istek, izin gibi duruml
Osmanlı toplumunda esnaflar LONCA adı verilen teşkilatlara sahiptiler. Her esnaf muhakkak bir loncaya kayıtlı olur, loncasının koruması ve denetimi altında bulunurdu. (Bugünkü tabipler odası, mimarlar odası, şoförler cemiyeti gibi...)
Anadolu; verimli arazilere sahip olması , önemli ticaret yolları üzerinde bulunması, iklim şartlarının elverili olması , etrafının denizlerle çevrili olması gibi sebeplerle birçok devlete ev sahipliği yapmıştır. Anadolu uygarlığını o
Özellikle kağıt para devrinden önce, alışverişte kullanılan paralar altın ve gümüş içeriyorlardı. Her devirde olduğu gibi, o devirde de bulunan bazı düzenbazlar, bu paraları kenarlarından kazıyarak, çok az miktarda da olsa, bu değerl
Can bir yardımcı fiildir, modal yardımcı fiilidir. Can, bir şeyin mümkün olup olmadığı ya da birisinin birşeyi yapma becerisinin olup olmadığını anlatırken kullanılır. Rica, istek, izin gibi durumlarda da can kullanılabilir.
Romalılar milattan 758 yıl önce 10 aylık takvim uygulamasına başladılar. Bu ilk orijinal Roma takviminde aylar, gündüz ve gecenin eşit olduğu, binlerce yıldır hayatın başlangıç zamanı olarak kabul edilen Mart ayından başlamak üzere,
Özne + have/has + been + esas fiil + -ing + nesne. "Present Perfect Continuous Tense" adından da anlaşılacağı gibi "şimdi" ile "geçmiş" arasında bir bağlantı kurar. 2 tür kullanımından bahsedebiliriz.
İngilizce Kısa sohbet 1 - Small Talk 1; Rahatınıza bakın! - Make yourself comfortable! Kendinizi evinizde gibi hissedin! - Please, feel right at home! Ne içmek istersiniz? - What would you like to drink?
Müzik aslında ses dalgalarının, belirli kurallar içinde bir düzene sokulmasıdır. Bilindiği gibi, ses dalgalar halinde yayılır. Bir saniye içindeki dalga sayısı sesin karakterini tespit eder.
Dolar ve Euro’daki artış yurtdışında okumak isteyenleri de olumsuz etkiliyor. Dil okuluna başvurmak, lisans ve lisansüstü eğitim almak isteyenler arasında iptaller, ertelemeler, süre kısaltma, farklı ülkelere yönelme gibi durumlar söz ko
Halk Edebiyatı; Konular genelde günlük hayattan alınmıştır. Aşk, ölüm, ayrılık, kıskançlık, gurbet, hasret, yiğitlik, doğa sevgisi gibi konular işlenmiştir. Anonim Halk Edebiyatı, Aşık Edebiyatı, Tekke Edebiyatı
Osmanlı devletinde diğer Türk-İslam devletlerinde olduğu gibi Şer’i ve Örfi Hukuk geçerli olmuştur. Osmanlı devletinde özellikle Yönetim işlerinde Örfi hukuk daha çok kullanılmıştır.
Kuru toprağı sever. Ormanda ağaçların kesilmiş olduğu yerlerde, çitlerin diplerinde, hendeklerde, yol ve orman kıyılarında yetişir. Toprağın üstünde yatan tüylü ve sürüngen sapındaki, kenarları dişli yaprakları güneş gibi parlar.
Diğer birçok alışkanlıkta olduğu gibi, bunun da sebebi, insanların çoğunun sağ ellerini kullanıyor olmalarıdır. Asırlar önce, daha çok sağ ellerini kullanan insanlar, kılıçlarını kolay çekebilmeleri için, kılıçlarını kınları
Matematiğin ‘öcü’ye dönüşmesinin bir sebebi, ‘en önemli ders’ baskısı. Onu müzik dersi gibi düşünseydik, öğrenciler oyun, hobi gibi çok daha keyifle, tadına vararak yapabilirdi.
Öncülüğünü Abdullah Cevdet, Celal Nuri, Süleyman Nazif, Ahmet Muhtar Paşa gibi düşünür ve devlet adamlarının yaptığı batıcılık düşüncesi batının teknolojik üstünlüğü ve onu yakalamak için yapılması gerekenler üzerinde oda
Erkekler günümüzde olduğu gibi geçmiş zamanlarda da din, toplumsal konum ve moda gibi nedenlerle tıraş oluyorlardı. Örneğin, Roma’da sadece özgür insanlar tıraş olabilirdi. MS. 14. yüzyılda şimdiki usturanın ilkelleri ortaya çıkmaya
“Simple Present Tense” Türkçedeki “Geniş Zaman” a karşılık gelir. “Simple Present Tense” kullanımı olumlu, olumsuz cümlelerde ve soru cümlelerinde aşağıdaki gibidir:
Bir varlığın, bir ismin küçüklüğü genel olarak, başına getirilen "küçük, mini, ufak" gibi sıfatlarla ifade edilir:Küçük köy, ufak el, mini kasa
Servis araçlarından istenen, koltuk sensörü, üç nokta emniyet kemeri, her koltuğu görecek şekilde kamera ve internet sistemlerinin maliyetli olduğu gibi kısa sürede yapılmasının mümkün olmadığının dile getirildiği raporun ardından y
İngilizce sıfatlar konusunu değişik başlıklardan oluşur.İyelik sıfatları (possessions), karşılaştırma sıfatları (comparatives) ve derecelendirme sıfatları (superlatives) gibi konuları farklı konular altında göreceğiz.
Brezilyada bir sucu direğe takılıyor. Pek bir sorunu yokmuş gibi!
Çoğu insan iradenin doğuştan bazı insanlarda daha güçlü, bazı insanlardaysa daha zayıf olduğuna inanıyor. Aslındaysa birçok başka şeylerde olduğu gibi irademizi geliştirmek de bizim elimizde ve kendi üzermizde çalışmakla onu gelişti
Sıvılar gibi gazlar da içinde bulunduğu kapların iç yüzeylerine basınç uygular. Gaz molekülleri arasındaki uzaklık, katı ve sıvılarınkine göre çok büyük olduğundan öz kütleleri çok küçüktür. Bundan dolayı kapalı kaptaki gazla
Yüzey gerilimi her sıvının yüzeyinde oluşan bir özelliktir. Ancak her sıvının yüzey gerilimi eşit olmadığı gibi bir sıvının yüzey gerilimi de her zaman aynı olmaz.
Dünya’yı saran hava tabakası (atmosfer) çeşitli gazların karışımından oluşmuştur. Havanın % 78’i azot, % 21’i oksijen, % 1 karbondioksit, su buharı ve diğer gazlardan oluşur. Hava tabakası da sıvı ve katılar gibi temas ettikleri
İnşaat işleri ev, işyeri, fabrika, hastane, yol, köprü, tünel, stadyum, rıhtım, havaalanı gibi her çeşit inşaatın yapımı, bakımı, onarımı, yenilenmesi, değiştirilmesi, yıkılması işlerinin tamamıdır. İnşaat işçileri genellik
Aşağıdaki gibi içi sıvı dolu bir kabın ağzı pistonla kapatılıyor. S kesit alanına sahip pistona F kuvveti uygulandığında oluşan basınç, sıvı tarafından sıvının dokunduğu bütün yüzeylere dik olarak ve aynen iletilir.
İstanbul 3. havalimanını iş imkanı olarak gören üniversite adayı gençler, sivil havacılık, hosteslik, yer ve kabin hizmetleri gibi bölümleri tercih yapıyor.
Şekildeki gibi tamamı sıvı içine batmış bir cisme etki eden kaldırma kuvveti, cismin sıvı içindeki derinliğine bağlı değildir. Şekilde bir cismin farklı derinlikte iken etkisi altında kaldığı kaldırma kuvvetleri eşittir.
Madencilik farklı mesleklerin bir arada bulunduğu bir endüstridir. Geleneksel olarak; metal veya kömür madenciliği; yüzey veya yeraltı madenciliği gibi sınıflandırmalar yapılabilir.
Kelam: İMT’nin Kelam gibi savunma amacı yoktur. İslam Tarihi: Kaynaklarından faydalanır. İMT daha çok siyasî-itikadî gelişmelerle ilhilenir. İslam Tarihi ise tarihi boyutu ele alır
Bir helikopterin bir gemi gibi ulaşamayacağı kadar tehlikeli yerlere ulaşabileceğinden ve hastayı bir açık deniz ambulansına ya da yakın bir hastaneye götürdüğünden bu yana harika bir fikir.
Bu yeni ve şaşırtıcı buluşu arabanıza nasıl uygulayacağınızı öğreneceksiniz. Ev yapımı şeylerle aracınızı bir Ferrari ya da Lamborghini gibi daha egzozlu hale getireceksiniz.
Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi aydınların oluşturduğu gruba Genç Osmanlılar veya Jön Türkler denirdi.
Bir zamanlar herkes İngilizler gibi yolun solundan gidiyordu. Bunun için de çok geçerli bir sebep vardı. Yüzyıllarca önce yolun karşısından gelenin dost mu, yoksa düşman mı olduğunu kestirmek mümkün değildi.
Evde, karton ve oyuncak gibi bulabileceğiniz çok kolay şeylerle öğrenecekler RC otomobil yapmayı öğreneceksiniz. Okulda yapmak için havalı bir bilim projesi.
Nasreddin Hoca’nın bir konuğu gece yatısına kalmış. Adam zayıf inançlı biriymiş. Ben görmediğime inanmam, Ahirete gidip gelen var mı? Görülmeyen şey bilinir mi? gibi şeyler dermiş.
Antikçağ’dan beri şifalı suları ile tanınan ve o zaman da günümüzdeki gibi şifa bulmak isteyen ziyaretçilerini ağırlayan Hierapolis’te birçok hamam yapısı bulunur.
Nasreddin Hoca, kasabadan Kur’an-ı kerim, tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor.
Nasreddin Hoca pazarda dolaşırken, bir papağanın on iki altına satıldığını görünce şaşıp kalarak yanındakilere sormuş: "Bu kuş neden bu kadar para ediyor ?"
ir zamanlar altı güzel kızı olan bir kral varmış. Ama bu kral insanların kralı değilmiş. Ülkesi dalgaların altında balıkların değerli taşlar gibi parıldadığı bir ülkeymiş.
Nasreddin Hoca, (işlerinin çokluğu, dünya telâşeleri, hastalık, sağlık vs gibi) çeşitli bahanelerle ibadetten birçok zaman kaytaran birileri ile sohbet ediyormuş.
Hoca ikindi ezanını okumağa başlamış. O sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle konuşuyorlar, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranıyorlarmış. Aslında O komşular camiye de pek sık gelmiyorlarmış.
Üç yıllık evli bir hanım hamile kalamamış. Kaynanası ile kocası gelini ve gelinin anasını suçlayıp duruyorlar, sanki kabahatin gelinde olduğunu kesinlikle biliyorlarmış gibi her gün söyleniyorlarmış.