Yaşlı bir kimse, birini, çocukluğundan beri çok yakından tanımak.

İlgilenmemek, karışmamak. Örn: Ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı. Bı

En çok kızacağı şeyi yapmak veya sözü söylemek. Örn: Firuzan bam teline basıyor, aksi ses

Yermek veya alay etmek amacıyla birinin kötü veya yanlış davranışını sürekli söylemek. Ö

1) bir kimsenin yardımıyla geçinmek. Örn: Bir senedir burada oturuyorlar, o küçüğün eline

Ondan başka yardım edeni olmamak, yalnız ona muhtaç olmak.

değerce ondan çok geride anlamında kullanılan bir söz.

Kanda antikorların veya immünoglobulinlerin tamamen yokluğu veya çok az bulunması. Özellikle,

Hiç kimseyi konuşturmadan konuşan kimseler için kullanılan bir söz.

Amerika Birleşik Devletleri’nde kedi ve koyotilerde enfeksiyona neden olan trematod türü.

Ana ve babanın verdiği para ile geçinmek.

Parasempatolitik ilaç.

Merkezî sinir sistemi, otonom gangliyonlardaki sinapslar, alyuvarlar ve kolinerjik sinirlerin uyard

Asetilkolinesteraz enzimine değişik biçimlerde bağlanarak onu etkisiz duruma getiren organik fos

1. Bilginin saltık ve güvenilir olmadığını ileri süren türlü öğretilere verilen genel ad.

(Yun. a-gnoein = bilmemek a gnostos = bilinemez] 1. (Geniş anlamda) Gerçek ve salt varlığın, ke

Bir ölçme aracının, ölçülecek deÄŸiÅŸken bakımından daha önce ayrımlaÅŸtığı bilinen kÃ

Bir ölçme aracının verdiği ölçümlerin aynı konuda geçerliği daha önce sınanmış başka

Bazı peynirlerde aroma oluşturan bakteri türü.

B lenfositlerin ve plazma hücrelerinin yetersizliğiyle birlikte gamaglobulin düzeyinin ileri dere

Yeteneksiz kimselerin karışmasıyla bir işi değerinden düşürmek.

Yersiz ve saçma sözler karşısında söylenen bir söz.

Kötülük yapabilecek bir kimsenin davranışlarını kolaylaştırmak.

Sinir lifleri çevresini saran miyelin tabakasının ortadan kalkması.

1) aynı şeyi durmadan ve her yerde tekrarlamak. Örn: Bu aydınlardan bazılarının son zamanlar

Diline dolamak. Örn: Hacı Kasap, âdeta bu sözleri aferin tarzında diline pelesenk etmiÅŸti. -Ã

1) saklanacak konuları açığa vurmamak 2) kötü söz söylemekten kaçınmak.

Diline dolamak. Örn: Şartını âdeta manzum, kafiyeli bir nakarat gibi diline virt etmişti. -Ö

Disiplinli bir biçimde yaşamaya başlamak. Örn: İnsan hoşlandığı işte hamaratlaşıyor, ge

Ölmek istermiş gibi tehlikeli işlere girişmek.

1) herhangi bir yakınlaşma olmamak 2) birisiyle cinsel ilişkiye girmemiş olmak.

El emeği ile güzel bir şey yapana söylenen iyi dilek sözü.

1) bir işin veya yerin yönetimini üstlenmek 2) bir işi kendi yapmaya başlamak.

Her türlü ayak hizmetini yüksünmeden yapmak, hamarat olmak.

1) egemenliği, buyruğu altına girmek. Örn: Kale düşman eline düştü. 2) yakalanmak. Örn:

Her türlü kötülükten uzak olan, dürüst.

İmkân bulmak. Örn: Hazır fırsat geçmiş eline, hiç öyle mi konuşulur?

1) kazanmak, edinmek, elde etmek. Örn: Evi sattım, elime bin iki yüz lira kadar bir şey geçti.

Karşısındakinin isteyip istemediğini düşünmeksizin verivermek. Örn: Bir şey demeden mektub

Bir işi gerektiği gibi yapamamak, başarısız olmak, becerememek.

Birini veya bir şeyi kendi istekleri doğrultusunda kullanmak. Örn: İttihat ve Terakki, ordunun

Üç-dört aylık genç taylarda, antikor üretiminin başlamasının gecikmesi sonucu oluşan, kand

Kendisinin ne durumda olduğunu düşünmeden gücünü aşan işlere kalkışmak. Örn: İhtiyar b

Tkz. çok kötü bir duruma düşenler için kullanılan bir söz.

Üzerinde "hamiline" yazılı olan çek, bono, poliçe, gönderim belgesi, hisse senedi, tahvil gibi

Kanda globulin proteininin normal sınırlarının üzerine çıkması.

Pankreas beta hücrelerinin aşırı salınım yapması sonucu hipoglisemiye neden olan kan insülin

Kanda proinsülin veya insüline benzer materyallerin düzeyinin artması.

Kanda aşırı miktarda prolin bulunması, prolinemi.

Kanda immünoglobulinlerin düşük seviyede olması.

Pankreas beta hücrelerinin tahrip olması sonucu kanda insülin düzeyinin normalin altına inmesi.

Hypoderma bovis gibi larvaları sığırlarda miyazise neden olan ve larval dönemde yemek borusu ya

(Lat. accidens = rastlantısal olan, çıka gelen) : 1. Bir nesneye zorunlu olarak bağlı olmayan,

Bir nesnenin ikincil ve öze ilişkin olmayan özelliği.

1. Değişen, rastlantısal olan, ilinekle ilgili olan, özle ilgili olmayan, Karşıtı: özle ilgi

Siglitazon, pioglitazon, englitazon, troglitazon gibi tiazolidindion türevi maddelerin hedef hücre

Yönetimi başkasının eline geçmek, kontrolü başkasının elinde bulunmak. Örn: İpleri Topal

Saldırgan biriyle karşılaşmas olasılığı bulunan kimse kavgaya hazır olmalıdır.

Kemikli balıklar (Teleostei) takımının, lebistesgiller (Poecilidae) familyasından, 2-3 cm kadar

(Mollienesia latipinna): Kemikli-balıklar (Teleostei) takımının lebistesgiller (Poeciliidae) fam

(Yun. syn: birlikte dromein: koşmak) XXY karyotipi sebebiyle oluşan genetik bir hastalık. Bu tür

Asetilkolinle ilgili olan.

(Yun. chole: safra ergon: iş) Salgıladıkları asetilkolinle efektör organları uyaran sinirler.

Ak çizgi hastalığı.

anat. Zona cutanea ile zona intermedia’yı birbirinden ayıran çizgi.

anat. Zona columnaris ani ile düz bağırsağı ayıran çizgi.

anat. Linea terminalis’in devamı olarak pecten ossis pubis’e kadar uzanan çizgi.

anat. Böğür kemiğinin facies glutea’sındaki çizgi.

anat. Uyluk kemiğinin arka yüzünde condylus femoris’lerin tabanlarını birleştiren kemik çizg

anat. Trochanter major ile trochanter minor’u birleştiren çizgi.

anat. Kaval kemiğinin arka yüzündeki çizgiler.

anat. Kol kemiğinde tuberculum majus’tan tuberositas deltoidea’ya inen çizgi.

anat. Alt çene kemiğinin facies lingualis’inde görülen çizgi.

anat. Geviş getirenlerde linea temporalis’in ensede karıştığı çizgi.

anat. Gırtlakta cartilago thyroidea’nın dış yüzünde kas yapışmasına yarayan çizgi.

anat. Atgillerin üçüncü parmak kemiğinin facies solearis’ini ikiye ayıran çizgi.

anat. Kafanın üst kısmındaki crista sagittalis externa’nın devamı olarak seyreden çift çizg

anat. Karın boşluğuyla leğen boşluğunu birbirinden ayıran çizgi.

anat. Sağrı kemiğinin facies pelvina'sında görülen enine çizgiler

Radyasyonun birim yol boyunca kaybettiği enerji her Angström ya da mikron başına eV ya da KeV ol

Dachshund ırkı bodur Alman köpeklerinde çok ender olarak rastlanan, komplementli veya komplement

Prepusyum ve skrotum arasındaki orta hat üzerinde dar bir alanda, şerit tarzında, hiperpigmentas

Bir çenekli bitkilerde olduğu gibi, karşı kenarları birbirine az çok paralel olan uzun ve ince

Sütteki somatik hücre sayılarıyla enfekte meme lopları ve potansiyel süt kayıpları arasında

Keten tohumunda bulunan ve lineaz enzimiyle hidrolize olarak siyanik asit oluÅŸturan bir glikozit.

Hem Vmax ve Km’in hesaplanmasında hem de enzim inhibitörlerinin etki mekanizmalarının saptanmas

Kısa tüylü, açık kahverengi veya kızıl renkte, tüylerin uç kısımları ve sırtı siyah re

Sinek larvalarının neden olduğu deri larva migransı, dermal miyazis, dermamiyazis, dermatomiyazi

Kedi, köpek, domuz ve insanların karaciğerlerinde parazitlenen, konaklara metaserker içeren ikin

Boyutları 5 mm ye ulaşan amip türü, Chaos chaos.

Atlarda antipenisilin antikoru immünoglobulin G oluşumuna bağlı olarak oluşan alyuvar hemolizis

Olmuş armut gibi birinin eline düşmek.

(Yun. polys: çok nema: iplik) Birden çok iplikten oluşan.

Kanda proinsülin veya insüline benzer maddenin bulunması.

Bir çalışanın yaptığı olumlu veya olumsuz davranışları siciline kaydetmek.

Yeni doğan Holstein-Friesian buzağılarının arginosuksinat sentetaz enziminin yetersizliği sonu

1) bir şeye tek başına sahip olmak, inhisarına almak, patentini almak 2) mec. fikir, sanat vb. a

Memeli genomunda tekrarlanan 5000-7000 baz çiftlik DNA dizisi.

Öz evladı bir gün öksüz kalırsa başkalarının ona kötü davranmasını istemeyen, üvey evl

KaraciÄŸerde sentezlenen, plazmada bulunan, asetilkolini asetik asit ve koline hidrolize eden enzim.