Kendini vermek. Örn: Kendini bir ülkeye adayacak her kişi, bir kere bu yoldan geçmeli. -N. Meri

Bir işin en önemli yönü üzerinde durmak.

Hoşlanabileceği biçimde davranıp uysallığını sağlamak.

Bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kurban kesip yoksullara dağıtmak veya kutsal olduğuna inan

İnsanların birbirlerine her zaman gereksinimleri olur.

Konuğumuzdan veya yanımıza bir iş için gelen kimseden yüksünmemeliyiz çünkü onlar yanımı

1) giyim kuşamıyla, davranışlarıyla insana yakışır bir biçim almak. Örn: Bak gördün mü

Söz vermek kolaydır ancak o sözü yerine getirmek zordur.

Yardım sözle değil, gerçekten fedakârlık yapılarak gerçekleştirilir.

anat. Çelik veya elmas gibi sert.

anat. En sert, çelik, elmas.

Getirici lenf damarı.

İnsan yapacağı işte başkalarına değil, kendine güvenmelidir.

anat. Etçillerde a. facialis'ten, atgillerde a. labialis inferior'dan, geviş getirenlerde a. labia

Kişi, alın yazısında olanla kesinlikle karşılaşır.

Kanı temizlenmek üzere kalpten akciğere taşıyan damar.

anat. Kalbin sağ karıncığından çıkan ve venöz kanı temizlenmek üzere akciğerlere götüre

Kanı, temizlenmek üzere, yürekten akciğere taşıyan damar.

Akciğer atardamarlarının sağ karıncıktan çıkış yerinde oluşan daralma, pulmoner arter ste

Temiz kanı akciğerlerden kalbe taşıyan damar.

Temiz kanı akciğerden yüreğe taşıyan damar.

anat. Akciğerlerde temizlenmiş olan kanı kalbin sol kulakçığına getiren toplardamarlar, vena

Bir kimsenin giriştiği işlerde en büyük yardımcısı aklıdır.

Bir kimsenin giriştiği işlerde en büyük yardımcısı aklıdır.

anat. V. facialis’in, alna giden ve v. supraorbitalis veya v. temporalis superficialis’in kolları

Vücudun alt veya art bölgesine ait toplardamarların birleşerek kalbin sağ kulakçığına açı

(vena cava inferior, Lat. vena = damar, Lât.cavus = boşluk, Lât.inferior = alt) : Vücudun alt (a

Alt-üşek ten gelen eksicik ışınlarıyla uyarılmış ışıldama.

Kanı vücuda taşımak üzere kalpten çıkan büyük atardamar. Aort.

Kalbin sol karıncığından çıkan, kanı kalpten vücudun diğer bölgelerine sevk eden büyük a

(anlamdaş. aort): Kanı, vücude taşımak üzere yürekten çıkan büyük atardamar.

Genetik yatkınlık ve kronik hipoksiyle biçimlenme riski artan, genellikle metastaz yapmayan, kalp

Ana atardamarın duktus arteryozus hizasında daralması, aorta koarktasyonu.

Ana atardamar duvarının yangısı, aortitis. Sıklıkla, sığırlarda onkoserkozise, atlarda stro

Ana atardamar duvarının içindeki basınç artışı nedeniyle yırtılması, aorta rupturu, aorti

Utanç duyulacak şeyleri sıkılmadan yapan, utanmaz.

anat. Aorta abdominalis'in ventral duvarından çıkarak colon descendens ile rektumu vaskularize ed

Ağız boşluğunun üst kısmını çevreleyen kubbemsi yapıdaki damağın g, k, ğ, ñ gibi kalı

Kalın ünlüler ile hece oluştururken dil sırtının geriye yumuşak damağa doğru yükseltilmes

(Derleme., artdamak konsonu, artdamaksı konson, artdamak fonemleri) Ciğerlerden gelen havanın dil

Dilin art damağa abanmasıyla çıkan abanık.

Boğumlama noktası art damağa götürülen bir sesin uğradığı değişiklik.

Özellikle etçillerde, dudak iç yüzünde mukoza üzerine parmakla basınç yapılarak iskemi sağ

Kanı kalpten akciğerlere ya da vücudun diğer bölgelerine taşıyan damarlar, arter. Çaplarına

anat. Kalpten dokulara, büyük dolaşımda oksijence zengin, küçük dolaşımda oksijence fakir k

(karşılık: arter), (Lat. Arteria) : Kanı yürekten akciğerlere ve vücuda taşıyan damarlar.

Damar içine kontrast madde verilmesinden sonra radyografik görüntüsünün alınması, arteryogra

Atardamarların kas tabakasında, kan basıncı veya kan hacmindeki artışa bağlı olarak biçimle

Atardamarların kas tabakasında oluşan hiyalin dejenerasyonu. Köpek ve domuzlarda sıklıkla şek

İlacın atardamar içine verilmesi, intraarteryel enjeksiyon.

Atardamar duvarının enine veya uzunlamasına kesilerek damarın içine girilmesi, arteryotomi.

Atardamar duvarının yangısı, arteritis. Bulaşıcı hastalıklar, zehirler, parazitler ve alerji

anat. Küçük atardamarlar.

Karın büyük bir kan damarı ağı ile beslenir. Maalesef, bazen bu gerekli kan engellenir veya az

anat. Bel omurlarının sayısı kadar aorta abdominalis'in dorsal duvarından iki taraflı olarak Ã

anat. Kemikleri besleyen atardamarlar, arterya nutrisya.

anat. Beynin alt yüzünde hipofizin etrafında yer alan ve beynin vaskularizasyonunu üstlenen arte

anat. Geviş getirenlerde a. occipitalis'ten, diğerlerinde a. maxillaris'ten çıkarak beyin zarlar

Sürekli telkinlerle bir kişinin bilinç altına birtakım inançlar, duygular yerleştirilebilir.

anat. Böbrekler düzeyinde aorta abdominalis'ten çift taraflı olarak çıkarak böbreklere giden

anat. 1-4. bel omurları düzeyinde vv. renales dextra ve sinistra hâlinde v. cava caudalis’ten ç

anat. A. mesenterica cranialis'ten çıkan ve boş bağırsağı vaskularize eden atardamarlar, arte

anat. Geviş getirenlerde a. temporalis superficialis'ten çıkan ve boynuz köküne giderek o bölg

anat. Geviş getirenlerde v. temporalis superficialis'ten çıkan ve boynuz tabanına giden toplarda

anat. V. azygos'tan ayrılarak hilus pulmonis'e kadar bronşlara eşlik eden toplardamarlar, vena br

Bir oyun sahneye koyulurken kesilmesi gerekli dizelerin ya da kesimlerin çıkartılması. Budama, o

Bir elle karşı güreşçinin üst bölümü ile uğraşırken öteki elle bacağından tutup düş

Sinema Yapıştırmaya başlangıç olarak filmin kesilmesi.

Oyunun tümü yararına kesilmesi gerekli bölümleri ya da dizeleri oynayış için çıkartma.

anat. Elastik atardamarlar.

1) konuya en önemli yerinden yaklaşmak 2) birinin en zayıf noktasından yararlanmak.

(…) güç derneyinin yakınsaklık yarıçapının (…) olduğunu belirten sav.

Kişiyi çok sinirlendirecek söz söylemek, çileden çıkarmak. Örn: İnadıma iş yapmasın, do

İki sert yüzün birbirine sürtünmesinden çıkan ses, deri altı amfizeminde basmakla hissedilen

anat. A. coeliaca'dan ayrılarak dalak, mide, omentum ve pankreasa kollar veren atardamar, arterya l

1) gücü kalmayarak bir işi daha ileri götüremeyecek duruma gelmek. Örn: Konya'ya döndüğüm

Birini sık sık bir yerden bir yere göndermek veya atamak.

Su gibi sıvıları taşımaya yarayan, dar ağızlı, şişkin karınlı, genellikle hasır veya pl

1. Omurgalı hayvanlarda ağzın tavanı. 2. Böceklerde farinksin tavanı. Palat.

Ağız boşluğunun üst kısmını çevreleyen ve belirli seslerin oluşmasında görev alan kubbem

anat. Omurgalı hayvanlarda ağzın tavanı, palatum.

anat. Damak kemiğinin serbest kenarında bulunan ve m. Palatinus’a origo veren zar, aponörozis pa

anat. Canalis palatinus'un, fossa pterygopalatina'da bulunan arka deliÄŸi, foramen palatinum kaudale

anat. Damak mukozasının altında, orta hattın sağında ve solunda iki grup hâlinde bulunan dama

anat. Sığırda damak kemiğinin yatay yaprağının içinde, üst çene kemiğinin proc. palatinus

anat. Damak dikişinin iki yanında enine oluşmuş mukoza kabartıları, ruje palatina.

anat. Fossa pterygopalatina'da a. palatina descendens'ten ayrılan ve özellikle sert damakla ventra

anat. Damak kemiğinin lamina horizontalis’i üzerinde bulunan canalis palatinus'un ön deliği, fo

anat. Etçilde ve domuzda a. lingualis'ten, koyunda ve keçide a. carotis communis'ten, sığırda a

anat. 1. Üst çene ara kemiğinin, damağa doğru uzanan ve damağın kemiksel çatısına ortak ol

anat. Sert damak mukozası üzerinde ortadaki çizgi biçimindeki dikiş izi, rafe palati.

anat. Her iki damak kemiğinin lamina horizontalis’lerinin kaynaşma yerinde ve ağız boşluğu ta

anat. A. maxillaris'ten çıkarak rostro-ventral yönde fossa pterygopalatina'ya giden atardamar, ar

anat. Damak kemiğinin choana kenarından çıkarak velum palatinum’un serbest kenarına yayılan k

Omurgalı hayvanların kafatasında, ağzın tavanını oluşturan bir çift kemik. Palatin kemik.

anat. Üst çene kemiğiyle kamamsı kemiğin ön kısmı arasında yer alan ve sert damağın oluş

(karşılık: palatin kemik), (Lat. palatum = damak): Üst-çene kemikleri arasında geriye doğru y

anat. Fossa pterygopalatina'da, a. palatina descendens'ten ayrılan ve yumuşak damağın vasklurari

anat. Damak kemiğinin lamina horizontalis’i üzerinde bulunan küçük delikler, foramina palatina

Dil sırtının ön veya art damağa dokundurulması ile boğumlanan n ünsüzü. Eski ve Orta Türk