Atatürkçülük Konu Anlatımı


Türk milletinin bugün ve gelecekte tam bağımsızlı­ğa, huzur ve refaha sahip olması, devlet yönetimi­nin millet egemenliği esasına dayandırılması, aklın ve bilimin öncülüğünde Türk kültürünün çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarılması amacıyla temel­leri yine Atatürk tarafından belirtilen devlet hayatı­na, fikir hayatına ve ekonomik hayata, toplumun te­mel kurumlarına ilişkin gerçekçi düşüncelere ve il­kelere Atatürkçülük denir.


Atatürkçülüğün Nitelikleri
Atatürkçülüğü oluşturan ilkeler bir bütündür. Birbirinin devamı ve tamamlayıcısıdır.
* Akıl ve bilime dayanır, milli birlik ve beraberliğe önem verir.
* Yurtta ve dünyada barışın korunmasından ya­nadır.
* Millete ve insanlığa hizmet etmeyi esas alır.



ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ
Atatürkçülük; Türk Devleti’nin ve toplumunun çağdaşlaşması yolundaki genel hedef, amaç ve ilkeleri ortaya koyduğundan, Atatürkçü düşün­ce sistemi olarak da adlandırılmaktadır.



Atatürkçü Düşünce Sisteminin Özellikleri
* Siyasi, ekonomik, kültürel, adli, askeri vb. alan­larda tam bağımsızlığı sağlamayı hedefler.
* Milli egemenliğe dayalı güçlü bir devleti öngö­rür.
* Milli kültürümüzü aklın ve bilimin yol göstericili­ğinde çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkar­mayı; çağın ihtiyaçlarına uygun siyasal ve sos­yal kurumlar oluşturmayı; demokratik ve laik ku­rallar içinde Türk milletinin rahat ve mutlu bir ya­şam sürmesini hedefler.
* Milli birlik ve beraberliğin sağlanmasını ve sür­dürülmesini hedefler.
* Türk milletinin ihtiyaçlarından, tarihi gerçekle­rinden doğmuş, temelinde Türk tarihi ve kültürü olan milli bir düşünce sistemidir.
* Dogmalara dayanmaz. Akılcılık ve bilimselliği temel aldığından yeniliklere açık, dinamik bir düşünce sistemidir.
* Atatürk’ün belirlediği ilkeler, işaret ettiği hedefler ve gerçekleştirdiği inkılaplarla bir bütündür.


 
Atatürkçü Düşünce Sisteminin Oluşmasında Etkili Olan Olaylar
* Fransız ihtilali’nden sonra demokrasi, eşitlik, adalet, insan hakları, özgürlük ve milliyetçilik gi­bi kavramların tüm dünyada yaygınlık kazan­maya başlaması
* Osmanlı Devleti’nin, Avrupa devletlerinin geri­sinde kalması ve her alanda Avrupa’ya bağımlı hale gelmesi
* Trablusgarp, Balkan ve I. Dünya Savaşlarının kayıplarla sonuçlanması neticesinde Türk halkı­nın büyük acılar çekmesi
* Avrupa devletlerinin ve azınlıkların, Osmanlı top­raklarını bölmeyi amaçlamaları
* Mondros Ateşkesi’nin ardından başlayan işgal­ler karşısında Osmanlı yönetiminin aciz kalması



ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCEDE MİLLİ GÜÇ UNSURLARI
HER ŞEY GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE İÇİN
Bir ulusun, ulusal hedeflerine ulaşabilmek amacıyla kullanabileceği maddi ve manevi kaynaklarının top­lamına milli güç denir. Milli güç unsurları şunlardır:


Siyasi Güç
Atatürkçü düşüncede siyasi güç, devletin gücünü milletten alması ve devlet politikalarının millet irade­sine göre belirlenmesi esasına dayanır. Atatürk, si­yasi gücün zayıflamasının devletin ve demokrasinin geleceğini tehlikeye düşüreceğini söylemiştir.


Ekonomik Güç
Ekonominin toplum hayatında büyük bir rolü bu­lunmaktadır. Çünkü bir ülkede üretim, dağıtım, tü­ketim durumlarıyla ilgili faaliyetler ekonominin ko­nusu içinde yer almaktadır.
Atatürk de cumhuriyetin ilk yılarında, ekonomik yönden zayıf bir milletin güçlü medeniyet kurama­yacağını, toplumsal ve siyasal felaketten kurtula­mayacağını belirterek, yeni Türk Devleti’nin güçlü bir ekonomiye sahip olması gerektiğini vurgulamıştır.
Siyasi bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlığa da büyük bir önem veren Atatürk bu amaçla, kapitü­lasyonların kaldırılması ve ülkemizde bulunan ya­bancılara ait kuruluşların millileştirilmesi politikaları­nı izlemiştir.


Askeri Güç
Türkiye’nin, coğrafi konumu gereği her türlü iç ve dış tehditlere açık olması güçlü bir orduya sahip ol­masını gerektirmektedir. Bu nedenle Atatürk, her dönemde Türk ordusuna ayrı bir önem vermiştir.
I. Dünya Savaşı’nın ardından Osmanlı ordusunun dağıtılması üzerine Milli Mücadele Dönemi’nde dü­zenli bir ordu kuruldu. Bu ordu sayesinde Kurtuluş Savaşı kazanılarak siyasi ve ekonomik bağımsızlı­ğa ulaşılmıştır.


Sosyokültürel Güç
Bir ülkede eğitimli, kültürlü ve teknik bilgilerle do­nanmış insanların oluşturduğu güce, sosyokültürel denir. Milli gücün temel öğesi olan insan iyi ye­tiştirildiğinde siyasi, ekonomik ve askeri güç de de­ğer kazanır.
Sosyokültürel güç; bilim, sanat ve diğer alanlarda gelişmeye yol açar. Bunun bilincinde olan Atatürk, bireyden başlayarak halkı eğitmek ve halkın bilgi düzeyini yükseltmek için çalışmalarda bulunmuştur.



CUMHURİYETLE BİR MİLLETİZ
ATATÜRK İLKELERİ
Türk milletini çağdaş uygarlıklar düzeyinin üzerine çıkarmak için yapılacak çalışmalarda ve yenilikler­de esas alınacak olan ilkelerdir.


CUMHURİYETÇİLİK
Cumhuriyet, halkın kendi kendisini yönetmesi ve devlet içinde karar verecek en yetkili ve son makam olarak milleti kabul etmektedir. Cumhuriyet rejimin­de esas, yöneticilerin seçimle iş başına gelmeleridir.
Halkın kendini doğrudan doğruya yönetmesi demek olan demokrasi ise cumhuriyet rejiminin ulaştığı en ideal yönetim biçimidir.
Cumhuriyet yönetiminde millet adına karar verme yetkisi doğrudan millet tarafından seçilmiş olan meclise aittir. Cumhuriyetçilik; demokrasi ve cum­huriyet rejiminin korunması, geliştirilmesi ve benim­senmesi için yapılan tüm çalışmalardır.

UYARI:Cumhuriyetçilik İlkesi Doğrultusunda Yapılan İnkılaplar

* TBMM’nin açılması
* 1921 ve 1924 Anayasalarının yapılması
* Saltanatın kaldırılması
* Cumhuriyetin ilan edilmesi
* Siyasal partilerin kurulması
* Ordunun siyasetten ayrılması
* Kadınlara seçme ve seçilme haklarının verilmesi


Cumhuriyetin Kazandırdıkları
* Ülkenin bir hanedan tarafından yönetilmesi uy­gulamasına son verilmiş, vatandaşlar devlet yö­netimine eşit olarak katılma imkanı elde etmiş­lerdir.
* Temel hak ve özgürlükler devlet güvencesi altı­na alınmıştır.
* Herkesin kanun önünde eşitliği sağlanmış, ka­nunları uygulama görevi bağımsız mahkemele­re verilmiştir.
* Düşünce özgürlüğü sağlanarak, vatandaşlara huzurlu bir hayat sürme olanağı tanınmıştır.
* Gelişmemize engel olan unsurlar ortadan kaldı­rılarak, çağdaş uygarlığa ulaşmayı sağlayacak bir ortam oluşturulmuştur.
* 18 yaşını dolduran her Türk vatandaşına seçme ve halk oylamasına katılma hakkı ve sorumlu­luğu getirmiştir.



MİLLİYETÇİLİK
Ait olduğu milletin varlığını sürdürmesi ve yüceltil­mesi için diğer bireylerle birlikte çalışmaya bu çalış­mayı ve bilinci diğer kuşaklara da yansıtmaya milli­yetçilik denir.
Milliyetçiliğin en önemli unsuru millettir. Atatürk’e göre milliyetçilik, kendini aynı milletin üye­leri sayan kişilerin, o milleti yüceltme istekleridir. Milliyetçilik bir duygu işidir. Bir insan kökeni ne olur­sa olsun kendini hangi millete ait hissediyorsa o milletin kimliğini taşıyor demektir. Bu yüzden Ata­türk ne mutlu Türk olana değil “Ne mutlu Türküm diyene” demiştir.
Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi birleştirici ve bütünleş­tiricidir. Bu durumu güçlendiren unsurlar, milli eği­tim, Misak-ı Milli, dil, tarih, kültür ve gaye birliği, mil­li kültür, Türklük şuuru ve manevi değerlerdir.

 
Uyarı: Milliyetçilik ilkesi doğrultusunda,
Kapitülasyonların kaldırılması
* Kabotaj Kanunu’nun çıkarılması
* Türk Tarih Kurumu’nun kurulması
* Türk Dil Kurumu’nun kurulması
* Yabancı okulların ayrıcalıklarının kaldırılarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanması
* Yabancı okullarda Türkçe, tarih ve coğrafya derslerinin Türk öğretmenler tarafından oku­tulması
gibi inkılaplar ve çalışmalar yapılmıştır.



HALKÇILIK
Bir milleti oluşturan, çeşitli mesleklerin ve toplum­sal grupların içinde bulunan insanlara halk denir.
Halkçılık, milletin çıkarına ve yararına bir siyaset iz­lenmesi, halkın kendi kendini yönetmeye alıştırılmasıdır. Halkçılıkta belli bir grup, kişi ya da sınıf üstünlüğü yoktur. Toplumu oluşturan bütün vatan­daşlar ülkesine ve devletine karşı hak ve sorumlu­luklar açısından eşittir. Herkes devlet imkânlarından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkes seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Kanunlar önünde herkes eşittir.
 

Uyarı: Halkçılık ilkesi doğrultusunda,
Cumhuriyetin ilanıyla egemenliğin doğrudan halka verilmesi
* Hukuk birliğinin gerçekleştirilmesiyle kanun­lar karşısında eşitliğin sağlanması
* Azınlıkların Türk vatandaşı kabul edilerek ay­rıcalıklarının sona erdirilmesi ve toplumda eşitliğin sağlanması
* Soyadı Kanunu’nun yanı sıra çıkarılan bir ka­nunla “ağa, hacı, hoca, hafız, molla, bey” gi­bi ayrıcalık belirten unvanların kaldırılması
* Medeni Kanun’un kabul edilmesiyle sosyal ve ekonomik alanlarda kadın – erkek eşitliği­nin sağlanması
*  Sosyal devlet niteliğinin benimsenmesi
gibi inkılaplar ve çalışmalar yapılmıştır.

NOT: Halkçılık ilkesi, hem cumhuriyetçilik hem de milliyetçilik ilkelerinin doğal sonucudur.



DEVLETÇİLİK
Devletçilik, temel anlamıyla devletin ekonomik ha­yatın içine girmesidir. Devletçilik bir ekonomi siya­setidir. Atatürk’ün devletçilik anlayışı komünizmden farklıdır.
Atatürk’ün devletçilik anlayışında devlet ekonomi­nin içinde yer almakla birlikte özel teşebbüsün önünde engel değildir. Sermayesi olan vatandaşlar birkaç alan dışında diledikleri biçimde üretime katı­labilirler.
Devletçilik ilkesi bir zorunluluk olarak ortaya çık­mıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra özel teşebbüs desteklenerek liberal bir ekonomi kurulmak isten­mişti, ancak sermaye yetersizliği, makine ve yedek parça sorunu, teknik eleman azlığı gibi nedenler­den dolayı özel teşebbüs başarısız oldu. Bu durum­da devlet ekonomik hayata müdahale etmek zo­runda kaldı.
1933’ten itibaren I. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile dev­let ekonomik hayatın içinde yoğun bir şekilde yer almaya başladı. Kısa zamanda devlet eliyle büyük sanayi tesisleri kuruldu. Devlet tarafından dokuma ve şeker fabrikalarının yanında Karabük Demir Çe­lik Fabrikası gibi dev sanayi tesisleri oluşturuldu.
1939’da II. Beş Yıllık Kalkınma Planı hazırlandı. An­cak II. Dünya Savaşı çıktığından uygulanamadı.


Uyarı: Devletçilik ilkesi doğrultusunda,
Beş Yıllık Sanayi Planları yapılması ve bu planlar doğrultusunda dokuma, maden, selü­loz, seramik ve kimya gibi sanayi kollarında fabrika ve işletmeler kurulması
Sanayi yatırımlarını desteklemek için Sümerbank ve Etibank’ın kurulması
Eğitim,sağlık,kültür ve sanat alanlarında yatırımların yapılması
* Faiz oranlarının ve temel tüketim mallarının fi­yatlarının devlet tarafından belirlenmesi
* Devlet bankalarının ve Merkez Bankası’nın kurulması
gibi inkılaplar ve çalışmalar yapılmıştır.

Devletçilik, halkçılık ilkesinin zorunlu bir sonucu­dur. Ekonomik kalkınmada bölgeler arası farklı­lıkların giderilmesinde önemli rol oynamıştır.



LAİKLİK
Laiklik, devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine değil, akla ve bilime dayandırılmasıdır. Kısaca din işleri ile devlet işlerinin ayrı yürütülmesidir.
Laiklik ilkesinde temel hedef, inanç özgürlüğü  sağlanmasıdır. Herkes istediği inanca sahip olabilir ve bu inancın gereklerini yapabilir.
Atatürk’e göre dine saygı, inanan kişinin haklar saygının bir sonucudur. Atatürk dine karşı olmadığı  gibi, gerçek dindara da karşı değildir. O, dinin çıkarlar için kullanılmasına karşı çıkmıştır. Atatürk, “Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletin devamına imkan yoktur. Din vardır, lazımdır. Temeli sağlam bir dinimiz vardır.” diyerek dinin hayatımızdaki yerini belirtmiştir.


Uyarı: Laiklik ilkesi doğrultusunda,
Saltanatın kaldırılması
* Halifeliğin kaldırılması
* Tevhid-i Tedrisat (eğitim – öğretimin birleştiril­mesi) Kanunu’nun çıkarılması
* Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması
* İbadet yerleri dışında dinsel kıyafet, sembol ve işaretlerle dolaşılmasının yasaklanması
* Medeni Kanun’un kabul edilmesi
* Ekonomi, hukuk, eğitim ve sosyal yaşam gibi her alanda dinden kaynaklanan uygulamala­ra son verilmesi
* 1928de anayasadan, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dini İslâm’dır.” maddesinin çıka­rılması
* 1937’de anayasaya Türk Devleti’nin laik oldu­ğu ifadesinin eklenmesi
gibi inkılaplar ve çalışmalar yapılmıştır.



İNKILAPÇILIK
İnkılap, bir toplumun önemli kurumlarını kısa bir süre içinde değiştirip kendini yenileştirme atılımıdır. Atatürk inkılabı, “Türk milletini son yüzyıllarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni gereklere göre ilerlemesini sağlayacak yeni müesseseler koymuş olmaktır.” şeklinde tanımlamıştır.
İnkılapçılık, Batılılaşma ve çağdaşlaşma yolunda daima ileriye, çağdaş uygarlığa yönelmektir.
Atatürk’ün inkılap anlayışı eskiyi kaldırıp yerine ye­ni ve güzel olanı koymak olmakla birlikte, milli kül­türün geliştirilmesi de Atatürkçülüğün özünü oluş­turmaktadır. Atatürk bu konuda, “Biz, batı medeni­yetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bul­duğumuz için dünya medeniyet seviyesi içinde be­nimsiyoruz.” diyerek milli kültürün de geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir.

Uyarı: Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devlet­çilik, laiklik ve inkılapçılık olarak bilinen Atatürk ilkeleri, 10 Mayıs 1931’de yapılan Cumhuriyet Halk Fırkası kurultayında Atatürk tarafından açık­lanmıştır. Bu ilkeler, Türkiye Cumhuriyeti’ni son­suza kadar yaşatmayı, Türk milletini yüceltmeyi amaçlayan bir düşüncenin programıdır.
1937 yılında anayasaya eklenen Atatürk ilkeleri, 1961 ve 1982 yıllarında hazırlanan anayasalarda da anlam ve içerik yönüyle yer almıştır.


 
ATATÜRK İLKELERİNİN AMAÇLARI VE ORTAK ÖZELLİKLERİ
* Atatürkçü düşünce sistemini kurmayı ve geliştir­meyi amaçlar.
* Aklın ve bilimin öncülüğünde, Türk milletini çağ­daş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmayı he­defler.
Türk toplumunun ihtiyaçlarından doğmuştur.
* Akla ve mantığa uygundur.
* Atatürk tarafından hem sözle hem de uygulama ile belirlenmiştir.
* İlkeler bir bütündür. Birbirlerinden ayrılamazlar.



ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARINI OLUŞTURAN TEMEL ESASLAR
Milli Tarih Bilinci ve Milli Dil
Tarihi olmayan millet köksüz bir ağaca benzer, güç­lü bir rüzgar karşısında yıkılır gider. Türk tarihinin, uygarlığın en eski çağlarına kadar uzanması her Türk için onur ve gurur kaynağıdır. Atatürk, tarihte büyük devletler kurmuş, dünya medeniyetine önemli katkılarda bulunmuş Türk milletinin, geç­mişten aldığı güçle, çağdaşlaşma yolunda bütün gücünü ortaya koyacağına inanmıştır.
Milli dil, milli birliğin başta gelen unsurlarından biri­dir. Bu nedenle, milli dilimiz olan Türkçeyi koruya­rak, çağın gereklerini karşılayacak şekilde gelişme­sine yardımcı olmalıyız. Atatürk bu konu ile ilgili ola­rak “… Türk milletindenim diyen insanlar her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır…” demiştir.


Bağımsızlık ve Özgürlük
Tarih boyunca kendi vatanında bağımsız yaşamış olan Türk milleti, başkalarının egemenliği altında yaşamaktansa ölmeyi yeğlemiştir.
Atatürk, “Biz, milli sınırlarımız içinde özgür ve bağımsız yaşamaktan başka bir şey istemiyo­ruz.” diyerek bağımsız ve özgür yaşamaya verdiği önemi göstermiştir.


Vatan ve Millet Sevgisi
Atatürkçülüğün en önemli unsurlarından biri de va­tan ve millet sevgisidir. Atatürk’ün, “Yurt toprağı! Her şey sana feda olsun. Kutlu olan sensin. He­pimiz senin için fedaiyiz.” ve “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözleri vatanına ve milletine karşı besledi­ği hayranlık ve şükran duygularını ifade etmektedir.


Türk Milletini Çağdaş Uygarlık Düzeyinin Üzerine Çıkarma Hedefi
Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen inkılapların büyük bir kısmı çağdaşlaşma ve Batılılaşma hede­fini taşımıştır. Bu doğrultuda Türk milleti de çağdaş uygarlık düzeyini yakalamayı hatta daha ileriye git­meyi hedeflemiştir.


Egemenliğin Millete Ait Olması
Atatürk henüz daha Kurtuluş Savaşı’nın başında alı­nan, “Milli kuvvetleri etkili, milli iradeyi hakim kıl­mak esastır.” kararı ile egemenliğin millete ait oldu­ğunu vurgulamıştır. TBMM’nin açılması, saltana­tın kaldırılması ve cumhuriyeti ilanı gibi inkılaplar­la egemenlik hakkı kesin olarak millete verilmiştir.


Milli Birlik ve Beraberlik, Ülke Bütünlüğü
Milli birlik ve beraberlik, milletçe birliği, bir arada yaşamayı ifade eder. Böylece milletin sevgi ve say­gı ile birbirine bağlanmasını, ortak ideallere yönelik olarak varlığını devam ettirmesini sağlar. Milli birlik ve beraberlik aynı zamanda ülke bütünlüğünün ko­runmasını gerektirir. Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde yaşaması­nı, hiçbir bölücü unsura yer vermemesini gerektirir.


Milli Kültürün Geliştirilmesi
Yabancı kültürlerin benimsenmesi milli varlığımızı tehlikeye düşürür, çağdaş uygarlık düzeyini yakala­mamızı engeller. Atatürk, Batı’nın tekniğinden ve bi­liminden yararlanırken milli kültürümüzü de koru­mamız gerektiğini belirtmiştir.

Admin

Taglar: AtatürkçülükKonuAnlatımı

İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Ders Notları - İlginizi çekebilecek başlıklar
Türkiye’nin Dış Politikası

Türk Dış Politikasının Temel İlkeleri. 1923-1930 dönemi. Irak sınırı ve Musul meselesi. Ankara Antlaşması (1926). Dış borç sorunu. Yabancı okullar.

Bir Kahraman Doğuyor Özeti

Atatürk’ün okuğu okullar, fikir hayatı, Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı öncesi görev yaptığı yerler. Atatürk’ün eserleri.

Ya İstikla Ya Ölüm Konu Anlatımı

İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük - Doğu Cephesi(Gümrü Antlaşması), Güney Cephesi(Ankara Antlaşması), Düzenli ordunun kurulması. Batı cephesi, savaş ve anlaşmalar.



Sayfa Yorumları

Yorum Ekle





Mesaj / Bildirim Gönderin