Ad veya fiil kök ve gövdelerinden yapım ekleri ile türetilen ad: korkunç/</kork-unç, yerli&l

Hint-Avrupa dillerinde uzun açınıkla biten taban.

1. (…) ilingesel uzayı için, sonlu kesişimler takımı ilingesinin bir tabanına eşit olan (…)

Üzerine ısıl işlem uygulanacak parçaların koyulduğu tabanı, araba gibi tekerler üzerinde de

Sinema Isıya dayanıklı olduğundan, parlayan selüloz nitrat taban yerine kullanılan selüloz as

Akarsuların aşındırma yapabildiği en aşağı düzey.

Ayağın yere basan ve parmak dibi ile topuk arasında kalan hafifçe çukur bölgesi.

Ayağın yere basan ve parmak dibi ile topuk arasında kalan hafifçe çukur bölgesi.

Sinema Büzülmesi çok az olan taban çeşidi.

Sinema Siyah-beyaz filmin basımında bazı görünçlüklerde renk etkisi sağlamak amacıyla kulla

Kurusıkı bir patlama sesi ile birlikte parıltı vermesinden ötürü, yarışı başlatma işinde

Türk cambazının becerilerinden biri : ip üstünde ayaklara ağaç kütükleri bağlayıp yürüm

Yapraklarında müsilaj, acı glikozit, tanen, organik asitler, inülin, şeker ve fitosterol içere

Bir iç çarpımlı uzayın, öğeleri birbirine ikişer ikişer dik olma koşulunu gerçekleyen tab

n boyutlu (…)Öklit uzayında et = ( 1,0,0,...,0), (…), = (0,1,0,0,...,0), ..., (…)= (0,0,0,...0,

Bir doğru-uzaysıyı cebirsel üreten ve doğrusal bağımsız olan altküme.

anat. Cavum uteri'de cornu uteri'nin corpus uteri’den ayrıldığı kısım, döl yatağı dibi, fu

Tabanı, kendi ekseni çevresinde dönebilen ve dönüşü, bir ısıl işlem çevrimine göre ayarl

Durduraç tabanını pabuca tutturmaya yarayan perçin çivisi.

Durduracın dönen tekerleğe sürtünerek aracın devimsel erkesini ısıya dönüştüren, sürtü

Ağır taşıtlarda kullanılan ve tabanı yuvgusal olan ayrılabilir çember.

Dar tabanlı, tığı tabanı genişliğinde özel rende.

Tabanı (Â…)olan sonlu boyutlu bir E doÄŸrusal uzayı için, E üzerinde (Â…) alarak oluÅŸturulan (Â

Fiil veya ad kökünden fiil yapma ekleri ile türetilen gövde: durdur- (<dur-dur-), görüş- (&

Sinema Tabanın yüzeyinden duyarkata yansıyan ışığın ağıl oluşturmasını önlemek amacıy

Hint-Avrup'a dillerinde kısa bir açınıkla biten taban.

(…) doğrusal uzayı için, H doğrusal bağımsız ve H nin ürettiği doğrusal altuzay E ye eşi

Her yana hareket edebilen sahne tabanı.

anat. Piramit kemiğinin pars petrosa'sının mediyal yüzünde meatus acusticus internus'un tabanı

Salt1 ve 0 sayı simgelerini kullanan ve sola doğru bir basamak ilerledikçe değeri iki katına ç

Bir toplumda işlendirme olanakları yaratan ticari ve endüstriyel yapı.

Bir ilingesel uzayda, her açık kümeyi bir alttakımın bileşimi olurlayan ve açık kümelerden

Sahne içinde dekor değiştirmeye ya da yükselti sağlamaya yarayan inip çıkan taban.

Akkor ışıtaçta, içinden akım girişleri geçen kesim.

anat. Eksterna ve interna olmak üzere kafatasının tabanının, for. magnum'dan ala vomeris'e kada

İş becerme yeteneği bulunmayan kişi, düzenbazın kendisine yutturduğu şeyi kazanç sanır.

Karataban asalağından ileri gelen ve ipekböceği tırtılına da bulaşarak, geniş çapta ölüm

İpek böceğinde, sindirim aygıtı ve başka örgen dokularına yerleşerek karataban hastalığı

Bağlama ve ayrılma sırasında dü-zenteker ve baskı ağırşağı yüzeylerinin aşınmasına en

Bir kayan ayrımlı gösterim dizgesinde, gerçek sayı elde edilmek üzere, değişmez ayrımlı pa

Avcılar bir av avlayabilmek için dağ demez, taş demez, günlerce taban teperler.

Bir konbiçim için, varsayılan yükseltinin inildiği kıyı ya da yüz.

DoÄŸrultmanı kapalı bir eÄŸri olan ve bir düzlem içinde bulunan koni için, doÄŸrultmanın sınÄ

Yamaçları yeterince yatıklaÅŸmış koyaklarda, iki yamaç arasında kalan, geniÅŸ ya da dar, lıÄ

Koyak yamaçları arasındaki lığ ovası.

anat. Etçil midesinin pars cardiaca'sı yakınındaki yuvarlak bölge, fundus ventrikuli.

Sinema Nitroselülozdan (selüloit) yapılma taban. (Çabucak alev alabildiğinden bu çeşit tabanl

Rezervler ile nakit paranın toplamından oluşan parasal büyüklük.

Plazma püskürtme işlemini yapan aygıt.

Sinema/TV. Polyesterden yapılma ince, dayanıklı taban çeşidi.

Vernik ya da boya sıvılarını basınçlı hava yardımı ile püskürterek sürmekte kullanılan,

Rendenin işe sürtünen yüzeyi.

Isıl işlem parçaları, tabanın da sallayarak içinden geçiren fırın.

a-lı dizge tanımında sözü geçen a sayısı.

Köpek gençlik hastalığı.

Her bütçe döneminde geçmiş bütçe hesapları dikkate alınmaksızın, tahsis edilen ödenekler

(Mimarlık) Bir sütun dizisini taşıyan oturmalık.

Bir kümenin kimi altkümelerinden oluşan ve sonlu kesişim özelliği olan kümeler takımı.

1. Bir X kümesi verildiğinde, X in altkümelerinden oluşan ve aşağıdaki koşulları gerçekley

1. Genellikle kullanılan bilimsel sayılama dizgesinde, bir üst ile gücü alınan sayı. örn. 2,

1. Taban, dilbilim bakımından yapılacak açıklamalar için ele alınan kök ( KÖK TABAN, B. rad

1. Başlangıç ya da temel sayılan yer ya da nesne. 2. Transistorun salgıcı ile toplacını ayı

Dekorda, oyun gereği kullanılan taban.

Kelime kök ve gövdelerinin çekim eki almamış yalın durumu: taş, işçi, bilgili, terbiye, cil

(Mimarlık)1. Kapalı bir yerin, üzerinde gezinilen yüzeyi. 2. Sütunların üzerine oturan taş k

Bir üçgen için, tabanın iki ucundaki iç açılar.

Adresi oluşturmak üzere göreli adrese eklenmesi gereken adres birleşeni.

Enflasyonun yol açtığı aşınmayı gidermek amacıyla parasını kısa vadeli yatırım araçlar

Karşılaştığı güreşçiyi çaprazla sürerken bir ayağının tabanıyle onun ayağına basma.

İki sütunlu özerk bildirmeliklerde, antlaşmalı ülkeler mallarına uygulanan vergi.

Bir tortul dizisinin, en altındaki uyumsuzluk aşınma yüzeyinde bulunan çakıl kayaç.

Futbolda topla oynayan oyuncunun hareketini engellemek için doğrudan doğruya tabanla müdahale et

anat. Atgillerde ve sığırda corpus femoris'in distalinde, arka yüzle yan yüzün sınırında gÃ

anat. N. tibialisÂ’in, art. tarsiÂ’den sonra yan tarafta seyreden son kolu, nervus plantaris lateral

Çoğunlukla üzerine bir yükselti çizilen ya da bir yükselti çizildiği varsayılan doğru.

(Mimarlık) Sağlam olmayan toprakta yapıların temelleri altına dökülen beton yatak. a. bk. pab

Erkesi en düşük birinci nicem durusu.

Göller, ovalar gibi yerel ve geçici taban düzeyleri bir yana bırakılırsa, akarsuların derinli

Bir akarsuyun, aşındırma ile erişebileceği en alçak sınır.

Yerbilim çağları boyunca, iklim değişmelerine ya da kayma oluşumsal olaylara bağlı olarak ta

Koryum ungulaenin (canlı tırnak) taban ökçe ve yan duvarlarında ezilme ve berelenmelere bağlı

1. Bir mal veya üretim faktörünün devlet tarafından belirlenen alınıp satılabileceği en dü

Bir öğeciğin en düşük erkeli, yani en kararlı durumu.

anat. N. tibialis’in, art. tarsi'den sonra iç tarafta seyreden son kolu, nervus plantaris mediyali

Sinema/TV. İşlik düzlüğünün tabanına, görünçlüğü önden aydınlatacak biçimde yerleş

(Mimarlık) (Yun. epi = üstü stulos - sütun) Sütunların üstüne konan kiriş. 2. Döşeme taht

Camsı emaye örtülerin metal yüzeyi üzerine uygulanan ve 850°C yakınında ısıl işlemle kaza

(Mimarlık) bk. oturtmalık.

Bir sayaç algıcına, incelenen bir ışımetkin kaynak dışından gelen asalak ışınların yol

Yer çekimi etkisiyle topraktan sızan suların su geçirgen tabakaları aştıktan sonra su geçirm

Birbirine son derece aykırı. Örn: Hiç değilse bir gazetemiz, bizim fikirlerimizle taban tabana

(Mimarlık) Taban kirişi üzerine çakılan döşeme tahtalarının her biri. a. bk. taban kirişi.

Uzun yol yürümek. Örn: Her akÅŸam gazete başına kırk para kazanmak için ÅŸehrin dört bir kÃ

Dansçının tabanının her noktasının yere değmesi.

Ekon. fiyat, en aşağı duruma düşmek.

Alman Kurt köpeklerinin eniklerinde taban yastıklarının zayıflığı, ülserleşmesi ve kollaje

Özellikle ağır cüsseli tavuk ve hindilerde görülen ayağın plantar yüzündeki esnek yastığ

Bir yöney uzayının bir tabanının öğeleri.

fing, celluloid side, base side, cell side (a.)] [Alm. Schichtträgerseite] Sinema Tabanın, duyarka

Bir yere yayan gitmekten başka çare olmadığını anlatan bir söz. Örn: Haydi bakalım, tabana