Yeniçeri ocağının üç bölümünden biri: Yalnız devşirmelerden oluşan ve doğrudan yeniçer

Bağlı bulundukları soy yapısı içinde, kendilerine özgü soydan gelme dinsel kaynaklı: toplum

Kapıkulu süvarilerinden sağ ve sol garipler bölükleri.

Soluk borularında akciğer kıl kurtlarından ileri gelen özel yangı.

1. Yeniçeri ocağında ağa bölükbaşılarının en eskisinin adı. 2. Sarıca bölükbaşıları

TV. Beş alıcının birden kullanılabildiği işlik.

Osmanlı askerî örgütünde belli görevdeki kişilerden oluşan birliklere verilen ad.

Dilemsel sayıda öğeden oluşan soyut nesne.

Yeniçeri ocağı ağabölükleri komutanlarına verilen ad.

Benzer özellikteki öğelerini bir araya getirerek, bir kümeyi dizgesel altkümelerme ayırma işl

Bölükleri konu edinen işlence dalı.

Bölükleri konu edinen uzbilim kuramı.

TV. Değişik yinelenimlerde yayında bulunan çeşitli yayaçların yayınlarını izleyebilen alma

TV. Değişik oluklardaki, değişik ölçünlerdeki yayınları izleyebilen almaç.

Birden çok sayıda giriÅŸ-çıkış birimine, bunların göreli olarak alçak hızlarına uygun biÃ

Deneysel verilerden oluÅŸan ölçüm ya da hesap sonuçlarını deÄŸerlerine göre oluklara alarak Ã

Evlenip çocukları dünyaya gelmek. Örn: Ä°sa Bey, burada zengin bir eÅŸraf kızıyla evlenerek Ã

Deneyimsiz, çok genç kişilerin eline geçmek.

TV. Zayıflatılmış üst yan kuşağını kullanan oluk. Ters oluğun karşıtı.

İskelet adı verilen çerçeve biçimindeki çatkının iki yüzüne ince plakalar yapıştırarak

Kapıkulu süvarisinden sağ-ulufeciler, sol-ulufeciler, sağ-garipler ve sol-garipler bölükleri.

Talaş boşaltma kanalları düz olan ve delik makinesine takılarak kullanılan delme aracı.

TV. Her biri bir oluğa ayarlanabilen düğmeler ve bunlara bağlı elektronik devreler yardımıyla

Kuyruklu iki yaşamlılar (Urodela) takımının, iki soluklugiller (Amphiumidae) familyasından, 90

(Amphiuma means) Kuyruklular (Urodela) takımının iki-soluklugiller (Amphiumidae) familyasından b

(Yun. amphi: her iki pneuma: soluk) İki yaşamlılar (Amphibia) sınıfının, kuyruklu iki yaşaml

(Amphiumidae), (Yun. amphi = her iki yandan Yun. pneuma = soluk) Omurgalı hayvanlardan amfibyumlar

1. Bazı hidrozoonların koryum örtüsü. 2. Ortopterlerin metanotumu. 3. Pulsu yaprak halkası. Ç

Kapsül, örtü veya kılıf. Özellikle nekrotik dokunun çevresinde gelişen, bağdoku kılıfına

Bir yanardağ ağzından dağın eteğine dek inen derin ve geniş aşınma olukları.

Boş olmayan ve (…)olduğunda (…)koşulunu gerçekleyen A kümeler bölüğü.

TV. Üzerinde, almacın izleyebileceği oluk sayısı kadar uç bulunan bir anahtarın döndürülme

Nöral safihanın iki taraftan katlanması ile oluşan ve daha sonra katlanmaların birleşmesiyle n

TV. Televizyon yayınlarına ayrılan ve belli bir kuşağın oluk sayısını belirleyen ölçün o

Çok bol ve arası kesilmeden gelmek. Örn: Para oluk gibi akıyordu Nahit'e. -T. Buğra.

TV. Aynı olukta çalışan televizyon yayaçlarının birbirini etkilemesi.

TV. Her kuşaktaki olukları ayrı ayrı belirten, oluk seçiciye yazılarak oluk seçmeyi sağlayan

TV. Almaçta, istenilen oluktaki izlenceyi alabilmek için almacı bu oluğa ayarlayan düzen.

TV. İstenilen izlenceyi alabilmek için almacı oluk seçici yardımıyla belirli bir oluğa ayarla

TV. Almaçların önünde yer alan ve elektronik oluk seçmeyi sağlayan düğmeler. (Bu düğmeleri

Belli bir olukta, birim süre içerisinde işlem görebilecek en büyük ikil sayısı. Birim olarak

Verilen bir iletişim dizgesinde, bir oluktan saniyede gönderilebilecek imlem sayısı.

Bir iletişim dizgesinde tek bilgi birimini taşıyan sıklık kuşağı.

Kovuklu bir ortam içinden, fazladan akış sağlanması.

Yüzeyinde oluklar bulunan.

Ses dağılımının düzenlenmesinde kullanılan özel yapılmış duvar.

Ses dağılımının düzenlenmesinde kullanılan duvar kaplaması.

Pullu sürüngenler (Squamata) takımından, Türkiye'de yaşayan, boyları 1.5 m kadar olan, üyele

Özel uygulamalar için oluklu duruma getirilmiş saç.

Yaraların derinliği anlamak, yara içinde yabancı bir cisim olup olmadığını kontrol etmek, de

Karşıt bölgelerinde, özellikle az eğimli yamaçlarda yaygın olan, oluk biçimli ince, uzun çu

Yağmur sularının kireçtaşları üzerindeki eritme etkisiyle oluşmuş, aralarında dar, keskin

(Yun. solen: oluk glyphein: oymak) Sürüngenler (Reptilia) sınıfının, pullu sürüngenler (Squa

(Solenoglypha) (Yun. solen = oluk, Yun.glyphein = oymak) Omurgalı hayvanlardan sürüngenler (Repti

Bir mıknatıssal yükselteçte çıktı deÄŸiÅŸimi oluÅŸturmayan, girdi ünlemi deÄŸiÅŸim aralığÄ

Kapıkulu süvarilerinden sağ ve sol ulufeci bölükleri.

Hizmet verdiği birden çok sayıda giriş-çıkış birimlerinden birinin işini bitirdikten sonra,

Yeniçeri ocağının üç bölümünden biri 34 ortadan oluşmuştur, bk. ağa bölükleri, yaya or

TV. Ses taşıyıcı dalga ile oluk kenarı arasındaki fark.

Süvari subayı yetiştirmek üzere 1831'de kurulan bir askerî kuruluş.

(karşılık: nöral oluk), (Yun. neuron = sinir), Kordalı hayvanlarda, embriyonun gelişmesi sıra

Yunancada bazen kelime başındaki açınıkların özel bir söylenişle çıkarılmalarını sağl

Karşılaşma başlamadan önce yapılan alıştırmalarla solunumu güçlendirme.

Ara vermeden çalıştırmak, vakit bırakmamak.

Solunumda havanın akciğerlere alınması olayı, nefes alma, inspirasyon, inspiriyum.

Dinlenme durumunda normal bir soluk vermeden sonra en zorlu bir soluk almayla akciğerlere alınan h

Dinlenme durumunda normal bir soluk almadan sonra, zorlu bir soluk almayla alınan hava hacmi, IRV,

1) havayı ciğerlere çekmek, nefes almak. Örn: Caddeye çıkınca derin soluk alıyorduk. -A. Ku

Havayı akciğerlerdeki alveollere taşımaya yarayan soluk borusu dalının çok ince olan alt dall

(karşılık: bronşçuk), Havayı akciğerdeki ampullere (alveol) taşımaya yarayan soluk borusu d

1. Havanın akciğerlere girip çıktığı ana kanal. 2. Bitkilerde duvarları halkasal kalınlaşm

anat. Kıkırdak halkalardan yapılmış, yuvarlak veya oval biçimde soluk almaya yarayan organ, tr

(karşılık: trakea), (Lat. trachia=hava borusu): Havanın akciğerlere girip çıktığı ana kana

anat. Soluk borusunun iki bronchus principalis'e ayrıldığı yer, bifurkasyo trake.

Soluk borusunu (trakea) soluk borucuğuna (bronşçuk) bağlayan iki daldan her biri. Bronş.

(karşılık.bronş) Soluk borusunu (trakea) soluk borucuklarına (bronşçuk) bağlıyan 2 alt dald

anat. Trakenin iskeletini oluşturan kıkırdak halkaları, kartilagines trakeales.

Akciğer sahasında saptanan asamiyetin plöritis eksudativadan mı yoksa pnömoniden mi ileri geldi

Ön solunum yollarının enfeksiyonları ve hijyenik olmayan ahır kliması nedeniyle soluk borusu m

DoÄŸru ve güzel konuÅŸmak için gerekli olan denetim. Sahne konuÅŸmasındaki kusurun çoÄŸu yanlıÅ

Nefes alamayacak duruma gelmek, çok yorulmak. Örn: Çıkrıkçılar yokuşunu bir sincap çevikli

(Derleme.. nefesleme) Sesi meydana getirmek üzere ciğerlerin havayı itmesi.

Solunumda, havanın akciğerlerden dışarı verilmesi, nefes verme, ekspirasyon.

Normal bir nefes vermeden sonra yapılan en zorlu nefes vermeyle akciğerlerden çıkarılan hava ha

Solukburgumsulardan ileri gelen hastalıkların genel adı.

İnce, büklümleri sık ve iki ucu sivri kıvrımkılsılar soyu.

Bazı sesler, çıkarılırken bunlarla birlikte çıkan h gibi bir soluk. Bu soluk kelimenin başı

Ötümlü olsun, ötümsüz olsun patladıktan sonra bir zaman soluklu bir sesle devam edebilen aban

Fransızcada bazı kelimelerin başında bulunup hiç bir ses değeri olmadığı halde bağlama ve

Seslerden ayırmak için bunlara ASIL ÖTÃœMSÃœZ ( Sourde proprement dite ) de denir. ( ÖTÃœMSÃœZLÃ

Boğumlanması sırasında kendisi ile birlikte bir h soluk sesi duyuran ünsüz. Korece ph gibi. Al

Soluklu bir abanığın soluksuz olması ( SOLUKSUZLAŞMIŞ, Désaspiré ).

TV. Yalnız bir oluğun yayınını alabilen dalgalık.

TV. Zayıflatılmış alt yan kuşağı kullanan oluk.

Tiyatro özelliği bulunan ya da tiyatroya uygun özellikleri olan.

Tiyatro özelliği taşıyan, tiyatroya gider özellikleri bulunan.

Sahne üzerinde tiyatro anlatımını getiren ve tiyatro öğelerini kapsayan dans türü.

Bir türdeş toplumsal katmanın, toplumsal altbölüğüne verilen ad. bk. altbölük. krş. sını

Kapıkulu süvarilerinden sipah ve silahtar bölüklerinin adı.

Toplam akciğer kapasitesine kadar zorlu bir soluk almadan sonra, zorlu soluk verme çabasıylaolabi