-
Keçiören » Abdullah Mürşide Özünenek Anadolu Lisesi
Sancaktepe Mah. 1592 Sk. Abdullah Mürşide Özünenek Ana Blok No: 2 Keçiören / Ankara
-
Torbalı » İnci-hikmet Tözün Anaokulu
Alpkent Mah. 1029 Sk. No: 10 Torbalı / İzmir
-
CEKMEKOY » OZUN
MIMAR SINAN MAH. AYDIN MENDERES CAD. NO4 D:2 (MIGROS KARSISI) CEKMEKOY ISTANBUL
-
LEFKOSA » OZUN ECZANESI
GIRNE CAD.NO:118
-
CEKMEKOY » OZUN ECZANESI
MIMARSINAN MAH MIMAR SINAN CAD NO 10/A
-
GURSU » OZUN ECZANESI
ZAFER MAH.ZAFER MEYDAN CAD.
-
KARSIYAKA » OZUN ECZANESI
DEDEBASI MAH.ANADOLU CAD.
-
UMRANIYE » OZUN ECZANESI
MIMAR SINAN MH. MIMAR SINAN CD. NO:10/A CEKMEKOY
-
CEKMEKOY » OZUN ECZANESI / OZUN BAYAR
MIMAR SINAN MAH AYDIN MENEDERES CD NO:2
-
LEFKOSA » OZUN-ECZANESI
GIRNE CAD.NO:118
-
CEKMEKOY » OZUN-ECZANESI
MIMAR SINAN MAH AYDIN MENEDERES CD NO:2
-
KARABAGLAR » OZUNAL ECZANESI
238 SOK NO 8/A HATAY
-
(bir Kadın Bir Erkekte) Gözünü Açmak
Kadın ilk cinsel ilişkiyi o erkekle kurmuş olmak.
-
(bir Şey Birinin) Gözünde Olmamak
Herhangi bir üzüntü veya zor durum dolayısıyla o şeye değer verecek durumda bulunmamak.
-
(bir Şey) Gözüne İlişmek
Birdenbire, istemeden görmek. Örn: Tam kapı yanında bir sütçü dükkânı gözüme ilişti. -
-
(bir Şey) Gözünü Almak
1) şiddetli ışık sebebiyle gözü iyi göremez duruma getirmek 2) mec. aşırı biçimde etkilen
-
(bir Şeyden) Gözünü Ayırmamak
Bir şeye sürekli olarak bakmaktan kendini alamamak. Örn: Ateşoğlu, bir yandan da gözlerini de
-
(bir Şeyin) Gözünü Çıkarmak
1) beceriksizce davranmak, zarara uğratmak 2) tkz. iyisi dururken en kötüsünü seçmek.
-
(birine) Gözünün Üstünde Kaşın Var Dememek
Birinin her davranışını hoş görmek.
-
(birinin Bir Şey) Gözünü Bağlamak
Doğruyu bulamaz, düşünemez duruma getirmek.
-
(birinin) Bir Sözünü (dediğini) İki Etmemek
Birinin her istediğini hemen yerine getirmek. Örn: Maliye müfettişi sizin beyin mektep arkadaş
-
(birinin) Gözüne Girmek
Sevgi ve ilgisini kazanmak. Örn: Tevfik Bey'in gözüne girdiÄŸini de etraflıca anlattı. -T. BuÄ
-
(birinin) Gözünü Açmak
Görüşünü değiştiren bilgi vermek, uyarmak.
-
(birinin) Gözünü Korkutmak
Yıldırmak. Örn: Şimdiden gözünü korkutmazsan ileride büsbütün başa çıkılmaz bu bacaks
-
(birinin) Gözünün (gözlerinin) İçine Bakmak
1) bir kimsenin üstüne titremek 2) buyruÄŸunu yerine getirmeye hazır bulunmak 3) bir arzunun gerÃ
-
(birinin) Sözüne Gelmek
Sonunda birinin söylediğini kabul etmek.
-
(birinin) Yüzünü Gözünü Açmak
Bir çocuğa veya gence o zamana kadar bilmediği birtakım cinsel bilgiler vermek.
-
(biriyle) Kozunu PaylaÅŸmak (pay Etmek)
Aralarındaki anlaşmazlığı zora başvurarak çözümlemek, sona erdirmek. Örn: Mümeyyiz Efend
-
Aç Gözünü, Açarlar Gözünü
Yaptığın işlerde uyanık davranmazsan çok kötü durumlarla karşılaşır, gözünü dört aç
-
Aç Tokun Gözüne Bakmakla Doymaz
Yoksul insanla ilgilenmek ancak ona yardım etmekle olur.
-
Açtı Ağzını, Yumdu Gözünü
Öfkelenerek veya kızarak ağır sözler söyledi.
-
Ağzını Açıp Gözünü Yummak
Öfke ile, sonunu düşünmeden ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek. Örn: Fakat bu in
-
Akıllı, Sözünü Akılsıza Söyletir
Başkası adına konuşmak, insanın başını derde sokar.
-
Allah Bir Dediğinden Başka Sözüne İnanılmaz
Birinin çok yalancı olduğunu anlatmak için söylenen bir söz.
-
Asitte Çözünmeyen Kül Tayini
Yemlerdeki toz, toprak ve çakıl parçaları gibi inorganik maddeleri tespit etmek amacıyla yapıl
-
Atalar Sözünü Tutmayanı Yabana Atarlar
Büyüklerinin sözünü tutmayıp onların gösterdikleri yoldan gitmeyenler toplum içinde ziyan o
-
Başını Gözünü Yarmak
Bir işi kötü yapmak, bir işi istenildiği gibi yapmamak.
-
Başının Gözünün Sadakası
Başa gelecek bir belayı savmak veya önlemek için yapılan bağış, özveri. Örn: Bir herif ç
-
Besle Kargayı, Oysun Gözünü
Elinde büyüttüğün kişi gün gelip sana nankörlük edebilir.
-
Beta Bozunması
Nötronların atom çekirdeğine etkimesi sonucu, atom numarasının ±1 değişmesi ve kütle numar
-
Birbirinin Gözünü Oymak
Aralarında aşırı geçimsizlik olmak.
-
Bozundurma
Bozunuma uÄŸratma iÅŸlemi.
-
Bozundurma Süreçleri
Metal ve alaşımlara, bozunum için uygulanan mekanik süreçler.
-
Bozunma
Bir özdeğin daha yalın kimyasal özdeklere ayrılması.
-
Bozunma DeÄŸiÅŸmezi
Bir radyonüklid çekirdeğinin birim zamanda kendiliğinden bozunma olasılığı (.).
-
Bozunma EÄŸrisi
Bir numunenin ya da bileşenlerinden birinin zamana bağlı olarak etkinliğini gösteren eğri.
-
Bozunma Ürünü
Bir radyonüklidin bozunması sonucu ortaya çıkan nüklid.
-
Bozunma Zinciri
Birbirini izleyen radyoaktif deÄŸiÅŸimler dizisi.
-
Bozuntuya Vermemek
Bir kimsenin hoşa gitmeyen bir durumunda fark etmemiş gibi davranmak. Örn: Bozuntuya vermedim, y
-
Bozunum
Bir öğecik çekirdeğinin kendiliğinden ya da çarpışma ile edindiği ışımetkinlik sonucu, b
-
Bozunum
Metallerin, yoğruk bölgede biçim değiştirmeleri olayı.
-
Bozunum
Özdeşlik dönüşümüne uzamdaş olan işlev.
-
Bozunum DeÄŸiÅŸmezi
Bir ışımetkin özdeğin etkinlik hazının, bozunmamış özdek tutarına oranı zamanın tersi b
-
Bozunum Ürünü
Bir ışımetkin dizide bulunan öğecik çekirdeklerinin ardışık dönüşümleriyle ya da tek ol
-
Bozunum Yarı-yaşamı
Işımetkin öğelerin etkinliklerinin, baştaki değerinin yarısına düşmesi için geçen süre.
-
Civcivde Gözün, Et Yemeye Yüzün Olsun
Kişi, karşılık beklediği işten istediğini alabilmek için gereken harcamaları yapmalıdır.
-
Çözündürme
Bir katının bir sıvı içinde kültürel bir çözeltisini hazırlama.
-
Çözündürme İşlemi
Çökeltileri, içdüzey fazında kolayca çözmek için, içdüzey fazının en dengeli olduğu sı
-
Çözünen
Bir çözgende çözünüme uğrayan özdek.
-
Çözünen
Çözelti oluşturan özdek.
-
Çözünme
Bir özdeğin, çözgenle karıştırıldıktan sonra, çözgen içine tektürel bir çözelti oluş
-
Çözünme
Bir fazın, başka bir faz içerisinde, biryapımlı olarak ve çözen fazın durumunu değiştirmed
-
Çözünme
Kayaçların, dış etkilerle kimyasal bileşiminin değişmesi olayı, ayrışma.
-
Çözünme Hızı
Katı ilaç hâlinde hazırlanan bir müstahzardan etkin maddenin sıvı ortama geçme hızı.
-
Çözünmez
Bir çözgen içinde çözünme özelliği göstermeyen.
-
Çözünmez
Bir çözen içinde, çözünme özelliği göstermiyen.
-
Çözünük
Çözelti içinde bulunan çözülmüş özdek, özdecik.
-
Çözünük
Çözünmüş durumda olan.
-
Çözünük Gaz
Bir çözelti içinde, çözünmüş olan gaz faz.
-
Çözünür
Bir çözgen içinde çözünme özelliği gösteren.
-
Çözünür
Bir çözen içinde çözünme özelliği gösteren.
-
Çözünür Öbek
(…) türetilmiş dizisi bir (…)eşitliğini gerçekleyen G öbeği.
-
Çözünür Yem Maddeleri
Hayvan ve bitkisel kaynaklı yem maddelerinin işlenmesinden elde edilen, bir miktar katı maddeler
-
Çözünürlük
Belirli oylum ya da tutardaki bir özgende çözünebilen özdek niceliği.
-
Çözünürlük
Birim nicelikte çözelti ya da çözgen içinde, belli sıcaklık ve basınçla çözülebilen özd
-
Çözünürlük Çarpımı
Az çözünerek yükünlerine ayrılmış olan özdeğin yükün derişikliklerinin çarpımı.
-
Çözünürlük Sabitesi
Bir dokudaki almaçların % 50’sini işgal etmek için gereken ilaç konsantrasyonu değeri, disosi
-
Dil Bozuntusu
Bozuk ve anlaşılmaz dil. Almanca bozuntusu, Arapça bozuntusu.
-
Dozunu Ayarlamak
1) ilacın ölçüsünü aşmamak, gerektiği kadar vermek 2) mec. ölçüyü aşmamak, aşırı dav
-
Dozunu Kaçırmak
1) ilaçta ölçüyü tutturamamak 2) mec. ölçüyü aşmak, aşırı gitmek. Örn: Şakanın dozu
-
Dünya Gözüne Zindan Olmak (görünmek Veya Kesilmek)
Büyük bir karamsarlık ve umutsuzluk içinde olmak.
-
Durdu Durdu, Turnayı Gözünden Vurdu
Uzun süre bekledi ancak sonunda isteğini elde etti.
-
Et Çözünürleri Kurusu
Kesilmiş hayvanların temiz sağlıklı kısımlarından buhar veya sıcak su özütleme yoluyla ha
-
Fermantasyon Çözünürleri Kurusu
Bacillus subtilis, Aspergillus oryzae, Aspergillus niger vb. mikroorganizmaların üretimi için uyg
-
Fermantasyon Çözünürleri Özüt Kurusu
Penicillium streptomyces ve sitrik asit fermantasyonlarından elde edilen özütün kurutulmuş biç
-
Geçici Bozunum
Yalnız, yük uygulandığı sürece var olan ve yük kaldırılınca yok olan bozunum.
-
Gören Gözün Hakkı Vardır
Yiyecek veya imrenilecek bir şeyi görene o şeyden vermek gerekir.
-
Göz (gözünün) Önünde Olmak
1) sürekli denetimi altında bulunmak 2) unutmamak, olduğu gibi hatırlamak. Örn: Hızla açıla
-
Göz (gözünün) Önüne Serilmek
Görülmek, bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmak. Örn: İstanbul'a bu yükseklikten bakılı
-
Göz (gözünün) Ucuyla Bakmak
Fark ettirmeden gözlemek, belli etmemeye çalışarak başını çevirmeden yandan bakmak. Örn: K
-
Gözden (gözünden) Düşmek
Bir kişi veya şey değerini yitirmek, rağbet görmemek. Örn: Muhtarın oğlu bu hasta köpekler
-
Gözden (gözünden) Kaçırmak
Dalgınlıkla görmemek. Örn: Fikirleri dağınıklıktan kurtarmak için, özüne irca etmek ve o
-
Gözden (gözünden) Kaçmak
Görülmemek, farkına varılmamak. Örn: Emeğinin ve cesaretinin gözümden kaçmış bulunmasın
-
Gözden (gözünden) Sürmeyi Çalmak (çekmek)
Hırsızlıkta çok becerikli, çok usta olmak.
-
Gözün Aydın!
Sevinçli bir olay dolayısıyla kullanılan bir kutlama sözü.
-
Gözün Melanotik Tümörleri
Göz veya eklenti bezlerinde melanositlerden köken alan tümörler.
-
Gözünde (gözlerinde) Şimşek (şimşekler) Çakmak
1) sert ve şiddetli darbe yüzünden göz önünde yıldızlar oluşmak 2) çok sevindiğini belli
-
Gözünde Büyümek
Bir şey bir kimseye olduğundan güç veya önemli görünmek. Örn: Güneşin altında bu sıcak
-
Gözünde Büyütmek
Bir kimseyi, olayı veya şeyi abartmak. Örn: Bir zamanlar gözünde büyüttüğü adama bir nevi
-
Gözünde Tütmek
Çok özlemek. Örn: Akşamlar niçin hâlâ gözünde tütüyor? -A. N. Asya.
-
Gözünden (gözlerinden) Uyku Akmak
Çok uykulu olmak. Örn: Şilteye diz çökmüş, uyku akan gözlerini parmaklarıyla açıyor, uyu
-
Gözünden (gözlerinden) Yaş (yaşlar) Boşanmak
Çok ağlamak. Örn: Gözlerinden yaşlar boşandı birden. -C. Uçuk.
-
Gözüne (gözlerine) Bakmak
Gözünün veya gözlerinin içine bakmak.
-
Gözüne Batmak
Tedirgin etmek, rahatsız etmek. Örn: Kimsenin gözüne batmadan, tanınıp bilinmeden büyük bir
-
Gözüne Çarpmak
Görünür olmak, dikkati çekmek. Örn: İlk gözüme çarpan köşe minderi ve üstündeki eski n
-
Gözüne Diken Olmak
Gözüne batmak. Örn: Hasene'yi odadan kovdunuz da şimdi gözünüze ben mi diken oldum? -H. R. G
-
Gözüne Dizine Dursun
Nankörlük eden birine Allah nankörlüğünün cezasını seni kör ve kötürüm ederek versin an
-
Gözüne Hiçbir Şey Görünmemek
Kendi derdi dolayısıyla hiçbir şeye değer vermemek.
-
Gözüne Karasu İnmek
1) karasu hastalığı yüzünden gözü görmez olmak 2) gelmesini çok istediği kimsenin uzun sü
-
Gözüne Kestirmek
1) başarabileceğini ummak 2) zevkine uygun bulmak, hoşlanmak. Örn: Dam olarak beni gözüne kes
-
Gözüne Sokmak
Bir kimsenin görmediği veya bulamadığı bir şeyi, ona sert bir tavırla göstermek.
-
Gözüne Uyku Girmemek
Uyuyamamak, uykusuz kalmak. Örn: Uykum kaçınca aklım bir şeye takılır ve o takıntıyı savu
Dünyada 900 değişik yarasa cinsi olduğu biliniyor. Kan ile beslenmeleri insanların gözünde onları vampir ile özdeşleştirmiş, hep korkulan bir hayvan olmuşlardır. Halbuki yarasaların çoğu kan ile beslenmez. Zararlı böcekleri yiyerek insa
Bir ineğin en çok yediği yeşil renkli otlardır. Bu otlar ineğin dört odalı midesinde çözülür ve moleküllere ayrılır, moleküllerin ise renkleri yoktur. Sütün renginin beyaz olmasının nedeni içinde çözünmüş halde bulunan kalsiyum k
Sizce neden tarih dersi görüyorsunuz? Geçmişi bilmek bize ne kazandırır? Bir musibet bin nasihatten iyidir sözünü nasıl yorumlarsınız?
Sahiplerinin kendilerine olan kötü tutumundan dolayı evden kaçan bir eşek, bir köpek, bir kedi ve bir horozun Bremen’e gidip orada müzisyenlik yapma düşleri ana temadır.