Bir şeye bütün varlığıyla bağlanmak, başka her şeyle ilgisini kesip tek şeyle aşırı öl

1) kendini veya bir şeyi korumak amacıyla bir başka şeyi siper olarak kullanmak. Örn: Tuğla h

Güçlükle ve ivedi olarak bir yere sığınmak, kaçmak. Örn: Zavallı ihtiyarlar, sabah oldu mu

Kendini vermek. Örn: Kendini bir ülkeye adayacak her kişi, bir kere bu yoldan geçmeli. -N. Meri

İnsanlar, yokluğunu, yoksulluğunu çektikleri şeyler için olmayacak hayaller, düşler kurar.

İnsan kendi aklını, düşüncesini başkasınınkinden üstün görür.

Çocuğun babasına benzemek için gösterdiği ve üst benliğin özü olan çaba.

Düşmanın ne kadar güçsüz olursa olsun dikkat et, uyanık ol.

Kendine çok değer vermek, kendini bir şey sanmak.

Kişinin kendini başka birinin parçası ya da uzantısıymış gibi görerek onun başarıları ka

Herkes kendini beğenir bu, kendi aklını beğenmesinin sonucudur.

Kendi kendini harap etmek, üzmek. Örn: Öfkesinin şiddetinden hep kendi kendini didikledi. -H. R

Birçok halkbilim olay, ürün ve anlatılarının, iç ve dış etkenler altında değişikliklere

Açığa vurmadan içten içe üzülmek. Örn: İçinde çarpışan bu iki zıt kuvvetten hangisine

Huk. aklandırmak. Örn: Sonra kendini büsbütün temize çıkartmak için üstünün ve eşyasın

Kendine özen göstermemek, kötümser olmak. Örn: Belki de benim başkasıyla evlenip gidişim ü

Sözeden dilde (tırnak içine alınma gibi herhangi özel bir biçimde yazılmaksızın) kendi adı

Bir sözedilen dil deyiminin (tırnak içine alınma gibi herhangi özel bir biçimde yazılmaksızÄ

1) nazlanmak, gönülsüz davranmak. Örn: Kız kendisini ağır satmakta devam ediyor. -R. H. Kara

İstemeyerek bir işi yapma durumuna girmek. Örn: Yabancı memurların karşısında bir çocuk gi

Kendini başkalarından değersiz görmek. Örn: Onun perişan kalbine ölümden beter bir felç il

Bile bile tehlikeli bir işe girişmek. Örn: Kendinizi ateşe atıyorsunuz

Oyalanmak. Örn: Para kazanamadığın için para kazananları hor görüp alaya alarak kendini avu

Başkalarına hoş, iyi, yetenekli görünmek. Örn: Kendini kibar okuyucularına beğendirebilmek

Başkalarını küçümseyerek kendini üstün görmek.

1) aklı ve muhakemesi yerinde olmak 2) baliğ olmak 3) ağırbaşlı olmak 4) kendinin ve çevresin

Kendini olduğundan çok değerli görmek.

Farkında olmadan bir yere ulaşmış olmak. Örn: Hacı Arif Efendi bu kıyametin içinde yarım s

1) kendine özen göstermemek. Örn: Artık kendini bırakmak zorunda görünür gibi olan amcasın

1) kişilik kazanmak 2) maddi ve manevi konularda durumunu düzeltmek 3) kendine gelmek. Örn: Kend

1) farklı işlerle aynı anda uğraşmaktan kötü durumda olmak. Örn: Kendini böyle sağa sola

Bilgisel-sanısal mantıkta p önermesinin kendini destekleyen bir önerme olması, (…) birim küme

Kendini olduğundan çok üstün görmek.

1) hastalık kuruntusu içinde bulunmak 2) yalnız, sakin kalmak.

1) çok nazlı davranmak, ağırdan almak. Örn: Hâl böyleyken yine de bilmeyenlere karşı kendi

(Yun. autos: kendi gamos: evlenme) Aynı bireyin dişi ve erkek gametlerinin birleşmesiyle zigotun

Daima kendi çıkarını kollamak, bencil davranmak. Örn: Ne diye herkes bu kadar rahatını sever

Bir kimsenin, istek ve istenciyle, genel ya da özel bir alanda kendi kendini yetiştirip geliştirm

Yaptığı bir davranış veya söylediği bir sözle kendi suçunu ortaya çıkarmak. Örn: Çünk

Tkz. kendini çok önemli biri gibi görmek.

1) beğenilecek niteliklerini ortaya koymak. Örn: Hadi susmayın, gösterin kendinizi bakalım! -N

Sıkıntı veya üzüntüden perişan olmak. Örn: Daha burada kendini harap edersen yukarılarda n

Kovulmak, işten atılmak, bir yerden istenmeden uzaklaştırılmak. Örn: Bir gazeteci gelsin de b

1) bir şeyin etkisinden kurtulamayacak duruma düşmek. Örn: Kendini genç yaşında rakıya kapt

1) bayılmak. Örn: Zavallı korkudan kendini kaybetmiş. -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) aşırı duygul

Kendini olduğundan daha fazla değerli kabul etmek. Örn: Bunu kendini matah sanmış bir Batılı

İstekli olduğu hâlde yapmacıklı davranışlarla isteksiz gibi davranmak.

Bir bireyin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisi ile kendi yaşamına son vermesi,

Çok çaba ve özen göstermek. Örn: Çoğunlukla üniversite diploması alabilmek uğruna kendini

Aynı çiçeğin antenlerinden stigmasına polen taneciklerinin taşınması.

1) kendisinde olmayan iyi nitelikleri varmış gibi göstermek 2) para karşılığı erkeklerle bir

Bireyin, çatışmalarını çözemediği zaman saygınlığını korumak için tepkide bulunması y

Kendini zorlamak, çaba göstermek. Örn: Ben kendimi sıkarak istidadımdan daha çok şen görün

Kurtulamamak. Örn: Düşünen filozof yeryüzü yaÅŸamasına sımsıkı baÄŸlı bu maddeci görüÅ

Sıkıntıdan dolayı rahatlamak amacıyla açık havaya çıkmak.

Ne durumda olduğunu öğrenmek için kendini yoklamak.

1) herhangi bir konuda eskiden kötü olan durumunu düzeltmek. Örn: Bir zamanlar benim de onları

Normal olarak idrar ve dışkı gibi vücuttan veya hücreden atılacak salgıların veya artıklarÄ

1) bir durum karşısında sessiz ve heyecansız kalamamak. Örn: Böyle bir taksim, bir gazel dinl

1) kendine hâkim olmak. Örn: Benim zevcemi görseniz dünyanın en güzel kadını olduğunu tasd

Açığa vurmadan gizli gizli üzülmek. Örn: Bu borcun altından nasıl kalkacağım diye kendini

Kendi kendini yemek. Örn: Üzülmek ne kelime efendiciğim, kendimi yiyip bitiriyorum. -Y. K. Kara

Duygu, düşünce ve beden bakımından kontrol etmek. Örn: Terbiye öğretmenimden öğrendiğim

Sanığın savcılıkta ya da yargılıkta kendisinin bulunması.

Kendisine değeri varmış gibi davranılan değersiz kişi, gerçekten değeri bulunduğuna inanır

Bir işi işgüzarlık ederek veya gereksiz yere üstünde durarak uzatanın zararı kendisine olur.