-
Midyat » Ali İhsan Kalmaz İlkokulu
Yunus Emre Mah. İskenderun Cad. No: 86 B-blok Midyat / Mardin
-
Midyat » Ali İhsan Kalmaz Ortaokulu
Yunus Emre Mah. İskenderun Cad. No: 86 A Blok Midyat / Mardin
-
FLORYA » FAIK KALMA
SENLIK MAH. YESILADA SOK. GOKTASPLAZA NO.5
-
Hacılar » Hacılar Ali İhsan Kalmaz Çok Programlı Anadolu Lisesi
Yeni Mah. Okul Sokak No:1 Pk:38210 Hacılar / kayseri
-
Merkez » Şehit Ali İhsan Kalmaz Anadolu Lisesi
İstiklal Mah. 114. Cadde No:1 Pk:32000 Merkez / ısparta
-
Tire » Şehit Ali İhsan Kalmaz Ortaokulu
İstiklal Mah. 1.burma Sk. No: 18 Tire / İzmir
-
Çankaya » Teğmen Kalmaz İlkokulu
Barbaros Mah. Bülten Cad. No: 58 Çankaya / Ankara
-
(bir İş) Kâğıt Üzerinde (üstünde) Kalmak
1) yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak 2) kararı bağlandığı hâlde uygulanm
-
(bir İş) Sürüncemede Kalmak
Bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmek, uzamak, askıda kalmak, bir türlü sonuçlanamam
-
(bir Şey) Kursağında Kalmak
İstenilen bir şey gerçekleşememek, yarım kalmak.
-
(bir Şey) Muallakta Olmak (kalmak)
Sonuca bağlanmamak, sürüncemede kalmak.
-
(bir Şeyde) Hayır Kalmamak
İşe yarar durumu kalmamak, artık işe yaramaz olmak. Örn: Bir iki yıla varmaz, ne evden ne eş
-
(bir Şeyden, Birinden) Geri Kalmamak
1) yapmaktan kaçınmamak. Örn: Daima müttefikler lehine çarpışmaktan geri kalmadılar. -F. R.
-
(bir Şeyin) Altında Kalmak
1) ezilmek. Örn: Bir şey değil, karşıdan bir otomobil filan gelir de altında kalırım diye k
-
(bir Şeyin) Yüzüne Hasret Kalmak
O şeyden yoksun kalmak, hasret kalmak. Örn: Burada yağdan yumurtadan geçtik, ekmek yüzüne has
-
(bir Yere) Kakılıp Kalmak
Beklemek zorunda kalmak, hiçbir yere gidememek. Örn: Dedeye -yeni şakirdiniz efendim- diyerek ç
-
(birinden, Bir Şeyden) Aşağı Kalmamak
Herhangi bir nitelik bakımından geri olmamak. Örn: Karısı kibarlıktan yana ondan aşağı kal
-
(birinin) Ahı Yerde Kalmamak
Yaptığı ilenme er geç etkisini göstermek.
-
(birinin) Başına Kalmak
İstemediği hâlde bir işi yapmak veya bir kimseye bakmak zorunluluğu ile karşılaşmak. Örn:
-
(birinin) Eline Kalmak
Ondan başka yardım edeni olmamak, yalnız ona muhtaç olmak.
-
(birinin) Hatırı Kalmak
Gücenmek, kırılmak. Örn: Eve geldiğiniz, gittiğiniz, bir yerde rastlaştığımız zaman elim
-
(birinin) Parmağı Ağzında Kalmak
Şaşakalmak, şaşmak, hayret etmek. Örn: Haftasına kalmadı, o sert şiş kayboldu, semirmeye b
-
(birinin) Üstüne Kalmak
Güçlükler birinin omuzlarına yüklenmek. Örn: O giderse bütün yük kızın üstüne kalacak.
-
(biriyle, Bir Şeyle) Baş Başa Kalmak
Biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak. Örn: Düşünceleriyle, iç sesiyle baş başa kalmayı te
-
... Demeye Kalmamak
Söylemeye, yapmaya fırsat olmamak. Örn: İşimiz bitiyor demeye kalmadı, herkes ayağa kalktı.
-
Abazan Kalmak
1) uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak 2) aç kalmak.
-
Aç Açık Kalmak
Yoksulluk içinde, evsiz barksız kalmak.
-
Aç Kalmak
1) karnını doyuramamak. Örn: Fatma'nın yemek çantası olmasaydı, dün aç kalmıştım. -F. R
-
Aç Kalmak, Borçlu Olmaktan İyidir
Sözünün eri olana, borcunu ödeyememek aç kalmaktan daha ağır gelir.
-
Aç Susuz Kalmak
1) yoksulluktan yaşayamayacak bir duruma gelmek 2) yoksul bir duruma düşmek.
-
Açık Ağız Aç Kalmaz
İsteklerini uygun bir biçimde söylemesini bilen kimse, onları önünde sonunda elde eder.
-
Açıkta Kalmak (olmak)
1) iş ve görev bulamamak 2) yersiz yurtsuz kalmak 3) birkaç kişinin birlikte eriştiği bir iyil
-
Âciz Kalmak
Çok uğraşmasına karşın bir işi yapamamak. Örn: Kitaplar Taptuk'u anlatmaktan âciz kalır.
-
Adı Kalmak
Bir kimse veya bir şey öldükten, ortadan çekildikten sonra dillerde yalnız adı dolaşmak.
-
Afişte Kalmak
Tiy. oyun ilgi görerek günlerce oynanmak. Örn: Oyunun afişte kalması için başarıyla oynanma
-
Ağaca Çıksa Pabucu Yerde Kalmaz
Davranışlarına engel olacak hiçbir takıntısı yok.
-
Ağzı Açık (bir Karış Açık) Kalmak
Çok şaşırmak, şaşakalmak. Örn: Başımı kaldırıp yukarı bakınca şaşkınlıktan ağzı
-
Ağzı Açık Kalmak
Şaşırmak. Örn: Dillere destan İstanbul nezaketini o evde gördüm, ağzım açık kaldı. -A.
-
Ağzında Yaş Kalmamak
Bir düşüncesini bir kimseye birçok kez söylemiş olmak.
-
Ahı Gitmek Vahı Kalmak
İyice zayıflamak, iş göremez duruma gelmek.
-
Akim Kalmak
Sonuca ulaşamamak, başarı sağlayamamak.
-
Aklı Kalmak
Beğendiği bir şeyi düşünmekten kendini alamamak.
-
Aklında Kalmak
1) hatırlamak. Örn: Aklımda kaldığına göre, Raşit çocukla aramızda ancak iki üç aylık
-
Akşamdan Kalmış (kalma)
Geceki sarhoşluğun mahmurluğunu taşıyan.
-
Altında Kalmamak
Karşılığını vermek, gördüğü iyilik veya kötülüğü karşılıksız bırakmamak.
-
Altta Kalmak
1) herhangi bir iyiliğin karşılığını ödeyememek 2) herhangi bir çatışmada, çekişmede ye
-
Apışıp Kalmak
Ne yapacağını bilemez duruma gelmek. Örn: Bu sonsuzluğun içinde işte besbelli sen de kendini
-
Arada Kalmak
İki tarafı uzlaştırmak üzere araya girme dolayısıyla güç duruma düşmek.
-
Arda Kalma Olasılığı
Bir çoğada belli bir yaş öbeğinin bir sonraki öbeğe geçebilme olasılığı.
-
Arka (geri) Planda Kalmak
1) gözden düşmek 2) önemini yitirmek, değersizleşmek.
-
Arkada Kalmak
1) geriden gelmek, geride kalmak 2) değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek.
-
Arkaya Kalmak
Geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek.
-
Arzusu Kalmak
İsteği yerine gelmemek, hevesini alamamak. Örn: Arzum kaldı toprağında taşında -Halk türk
-
Asıda Olmak (kalmak)
Bir işe son verilmeyip öylece bırakılmış olmak. Örn: Bu iş bundan fazla asıda kalamaz.
-
Askıda Kalmak
Bir iş bir engel dolayısıyla sonuca varamamak.
-
Av Köpeği Avdan Kalmaz
Hazıra konmayı alışkanlık yapmış kimse her zaman bu yolu izler.
-
Ayakta Kalmak
1) oturacak yer bulamamak 2) yıkılmamak, çökmemek. Örn: Bu yapı beş yüz yıldan beri ayakta
-
Ayazda Kalmak
1) soğukta kalmak 2) argo boş yere beklemek 3) argo eline bir şey geçmemek.
-
Azınlıkta Kalmak
Bir toplulukta belli bir sorun üzerine oy verenler, karşı düşünceye oy verenlerden daha az olm
-
Azraile Bir Can Borcu Olmak (kalmak)
1) nasıl olsa öleceğini kabul etmek 2) hiç kimseye borcu kalmamak, bütün borçlarından kurtul
-
Bağ Babadan, Zeytin Dededen Kalmalı
Bağ, bir kuşak geçecek kadar yaşlandıktan sonra bol ürün verir, zeytinin bol ürün verebilme
-
Bağlanıp Kalmak
Tutulmak, sevdalanmak. Örn: Bunca güzellere bağlandım kaldım / Ne bir vefa aldım ne faydaland
-
Bağlı Kalmak
Uymak, tabi olmak. Örn: Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalac
-
Başa Baş Gelmek (kalmak)
1) eşit olmak, denk olmak 2) berabere kalmak.
-
Başı Darda Kalmak
Parasızlıktan dolayı sıkıntıda olmak.
-
Başıboş Kalmak
Baskı altında bulunmamak, karışanı, görüşeni olmamak.
-
Baskıda Kalmak
Yağmur yağdıktan sonra toprağın üst kısmı sertleşerek tohumlar fidelenip toprak üstüne ç
-
Başsız Kalmak
1) yöneticisi, başkanı bulunmamak. Örn: Fakat o gözünü kapayınca başsız kalan konak ... -
-
Bekçi Kalmak
Koruyucu, gözcü, denetleyici olarak beklemek. Örn: Yıkılan o saltanatlar üzerinde bir kandil
-
Berabere Kalmak
1) aynı sayıyı almak 2) başa baş gelmek.
-
Beş Parasız Kalmak
Harcayacak parası olmamak. Örn: Kış hâlâ çok zordu. Beş parasız kalındığı günler sür
-
Beti Benzi Kalmamak
Yüzü sararıp solmak. Örn: Müşterim bu sesi duyunca arabayı durdurdu. Beti benzi kalmadı. El
-
Beti Bereketi Kalmamak (kaçmak)
Azalmak, kıtlaşmak, çabuk tükenmek. Örn: Paranın beti bereketi kalmadı.
-
Bildiğinden Şaşmamak (kalmamak)
Hiçbir etkiye aldırış etmeyerek doğru bildiği davranışı sürdürmek.
-
Bir Atımlık Barutu Olmak (kalmak)
Bir konuda yapabileceği çok az şeyi bulunmak.
-
Bir Deri Bir Kemik (kalmak)
Çok zayıf (olmak). Örn: Zaten bir deri bir kemik, zayıf bir adamdı. -S. Birsel.
-
Bir İki Demeden (demeye Kalmadan)
Duraksamadan, karşısındakine vakit bırakmadan. Örn: Sol ayağımı eline aldı, bir iki demeye
-
Bodur Kalmak
1) boyu uzamamak. Örn: Boyu bosu kötü toprağa düşmüş İdris ağacı gibi bodur kalmış. -Y
-
Boş Kalmak
1) kimse oturmamak. Örn: Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem
-
Boynunda Kalmak
Bir sözü iletmediği veya birine ödenecek parayı ödemediği için üzerinde borç kalmak.
-
Bütünlemeye Kalma
Bir öğrencinin, yarı-yıl ya da öğretim yılı sonunda bir ya da birden çok dersten bir kez da
-
Büzülüp Oturmak (kalmak)
Bir kenarda çekingen bir tavırla oturmak. Örn: Ankara'ya kadar bir köşeye büzülüp kaldım.
-
Çağ Dışı Olmak (kalmak)
1) çağın gerektirdiği şartların gerisinde kalmak 2) ask. yedek askerlik çağını doldurmuş
-
Çağın Gerisinde Kalmak
Gelişmelere ve yeni düşüncelere uyum sağlayamamak, ayak uyduramamak. Örn: Ben yeniliklere yab
-
Cahil Kalmak
Bilgi edinememek, bilgisi olmamak. Örn: Bu konularda yeni kuşağın yanında her zaman cahil kalm
-
Çakılı Kalmak
1) yerini veya biçimini değiştirmeden durmak 2) iz bırakmak. Örn: O günkü sözleri çakılı
-
Çakılıp Kalmak
Bir yerde uzun süre hareketsiz kalmak. Örn: Bir arıza yapsa araba çakılıp kalacağız. -Ç. A
-
Can Kalmamak
Bitkin bir duruma gelmek, gücü tükenmek.
-
Çaresiz Kalmak
Çözüm yolu, çıkar yolu bulamamak. Örn: Köyde kim çaresiz kalırsa, kimin işi bozulursa İs
-
Cascavlak (ortada) Kalmak
Bütün imkânları elinden alınmak. Örn: Bütün paran yok olur gider, cascavlak ortada kalırs
-
Cereyanda Kalmak
1) kapalı bir yerde, karşılıklı açık pencere veya kapı arasında meydana gelen hava akıntı
-
Cevapsız Kalmak
Cevap alınamamak. Örn: Suallerim cevapsız kaldı. -N. F. Kısakürek.
-
Çocuk Kalmak
Büyümüş olmasına rağmen çocukça düşünceler taşıyıp çocuk gibi davranmak. Örn: Araya
-
Çoluk Çocuk Elinde Kalmak
Deneyimsiz, çok genç kişilerin eline geçmek.
-
Çözümsüz Kalmak
Çözümü olmamak, çözüm bulunamamak. Örn: Yalın bir söyleyişin altında hemen hep çözüm
-
Darda Kalmak
1) paraca sıkıntı içine girmek 2) zor duruma düşmek. Örn: Lala da pek darda kaldığı zaman
-
Delikli Boncuk (taş) Yerde Kalmaz
Az çok işe yarayan her şeyin isteklisi bulunur.
-
Dert Gider Amma Yeri Boş Kalmaz
İnsan bir dertten kurtulduğunda onun yerine başka bir dert geleceğini iyi bilmelidir.
-
Devede Kulak (kulak Gibi) Kalmak
1) çok az önemi olmak, söz etmeye değer bulmamak. Örn: Kitaptan öğrendikleri, hayattan gözl
-
Devre Dışı Kalmak
Konudan uzak düşmek, konuyla ilgilenememek.
-
Dikilip Durmak (kalmak)
Bir yerde kısa bir süre ayak üstünde durmak. Örn: Dükkânın önünde bu kadar dikilip kalmas
-
Dımdızlak Ortada Kalmak
Elindeki her şeyi, imkânlarını yitirmek. Örn: Zehra dımdızlak ortada kalacak. -A. İlhan.
-
Diri Kalmak
1) dinç, sağlıklı görünmek 2) pirinç, bulgur vb. bakliyat gereği kadar pişmemiş olmak. Ör
-
Dışında Kalmak
Karışmamak, ilgilenmemek. Örn: Hiçbir şeye karışmadan olayların dışında kalmak isteyenle
-
Doğum-gebe Kalma Aralığı
1. Servis periyodu. 2. Sürüde fertilite parametreleri için, doğum-gebe kalma aralıkları toplam
-
Don Yağının Tortusu Gibi Kalmak (oturmak)
Çevresindekilerle iletişim kurmadan ilgisiz ve donuk kalmak.
-
Dört Duvar Arasında Kalmak
Evde, kapalı bir yerde kalmak zorunda olmak. Örn: Ömrünü dört duvar arasında geçirmiş, ço
Telefon: (312) 550 50 00, Adres: Şehit Teğmen Kalmaz Cd. No:2 Ulus 06101 Altındağ ANKARA TÜRKİYE
Biberin yakıcılığı, içinde bulunan kapsaisin adı verilen bir tür bileşikten kaynaklanır. Kapsaisin maddesi bibere yakıcılık vermekle kalmaz, cilde temas ettiğinde tahrişe de yol açar.
İngilizce Yardımcı Fiiller Geçmiş Zaman - Past Tense of Modal Verbs; Uzun kalmak istemedik - We did not want to stay long. Bir şey içmek istemedik - We did not want to drink anything. Rahatsız etmek istemedik - We did not want to disturb you.
İngilizce Yapmak Zorunda Kalmak - Have to do Something; Erken kalkmak zorundasın - You must get up early. Çok çalışmak zorundasın - You must work a lot. Dakik olmak zorundasın - You must be punctual.
Dilimizde tam karşılığı olmamakla birlikte “münhasır satış ve servis imtiyazı”, “isim ve işletme hakkını kullanma” şeklinde kullanılmaktadır ancak bu da yetersiz kalmaktadır.
Erkek ve dişi üreme sistemi hastalıkları mesleki sağlık tehlikeleri açısından gittikçe artan bir ilgiyle incelenmektedir. Üreme toksisitesi çevresel etkenlere maruz kalma sonucu üreme sistemi üzerindeki olumsuz etkilerdir.
Türkiye Basketbol Federasyonu (TBF) liderliğinde 81 ildeki ilk ve ortaokullarda basketbol seferberliği başlatılıyor. Milli Eğitim ile Gençlik ve Spor bakanlıklarının desteğiyle hayata geçirilen ‘Haydi Sahaya Projesi’nin hedefiyse, Türkiy
Altıncık, Ölçüçiçeği, Tıbbi Öküzgözü, Tıbbi Nergis olarak ta bilinir. Sapı ve yaprakları etlidir , tutulduğunda, sanki yapışkanmış duygusu verir. Sabahları saat yediden sonra da çiçekleri kapalı kalmayı sürdürdüklerinde, o
Manavgat İlçesi’ne bağlı Side Beldesi’ndedir. Manavgat’a 8 km. uzaklıktadır. Roma Devrine ait agoranın karşısında bulunan, M.S 5-6.yüzyıldan kalma antik agoranın hamamı 1960/61 yıllarında restore edilerek müze haline getirilmiştir.
Hansel ve Gretel, fakir bir oduncunun çocuklarıdır. Oduncunun karısı (bazen çocukların annesi, bazen de üvey annesi olarak anlatılır) aç kalmaktan korktuğu için eşini çocukları ormana götürüp bırakmaya razı eder.
Bilinen en eski Külkedisi öyküsü, 9. yüzyıldan kalma bir Çin masalıdır. Avrupa Edebiyatı’nda ise Külkedisi’ni işleyen en tanınmış yapıtlardan biri Charles Perrault’un Contes de ma mère l’oye adlı kitabında yer alan Cendrillon’
Rapunzel Masalı, oldukça fakir bir çiftin yeni doğan kız evlatlarını yaşlı bir cadıya vermek zorunda kalmaları ile başlar.