-
(birinin) Kulağını Doldurmak
Bir kimseye başkasından bilgi almadan önce konu üzerinde bilgi verirken kendi düşüncesini aş
-
Altıgenli Sık Doldurma
Kürelerin yan yana, birbirlerine en yakın olacak biçimde yığılmasıyla oluşan kırılca yapı
-
Aşırıdoldurma
Yüksek güç almak amacıyla, motora doğal hava basıncından daha yüksek basınçlı hava gönde
-
Cebini Doldurmak
Karşılaştığı elverişli durumlardan yararlanarak bol para kazanmak. Örn: Dünyayı bir tüke
-
Çile Çıkarmak (doldurmak)
Sıkıntılı bir işin veya bir durumun sona ermesini beklemek. Örn: Yirmi beş senedir Beykoz'da
-
Damga Doldurmak
Bir belleğe, kendisi özel bir bilgi taşımayan ama istenmeyen verileri kaldırmayı sağlayan bel
-
Doldurma
Özdeciklerin, boy ile biçimlerine göre bir oylumu kaplayıp dizilmeleri.
-
Doldurma
Akımsaklara elektrik akımı yükleme, biriktirme işlemi.
-
Doldurma Düzergesi
Bir soruşturuda bilgilerin gereğince ve amaca uygun olarak alınmasını sağlamak amacıyla sorul
-
Doldurma ışık
Sinema/TV. 1. Ana ışıktan doğan keskin gölgeleri yumuşatmak üzere önden ve yandan verilen yu
-
Doldurma Maşası
Doldurmak amacıyla doğrultmaç iletecini akımsaklar uçlarına bağlamada kullanılan yaylı kıs
-
Doldurmalık
Sinema Alıcıda kullanılacak boş filmi alıcıya kolayca takılacak durumda bulunduran, ışığa
-
Donuna Etmek (kaçırmak Veya Doldurmak Veya Yapmak)
1) küçük veya büyük abdestini donuna etmek 2) mec. çok korkmak.
-
Göz Doldurmak
Görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek. Örn: Bu futbolcu antrenmanda göz doldurdu.
-
Gününü Doldurmak
Bir işin sona ermesi için gereken süreyi tamamlamak. Örn: Hele günümü doldurup çıkayım, b
-
İncir Çekirdeği Doldurmamak
Çok az veya çok önemsiz olmak. Örn: İncir çekirdeği doldurmayan konularda bir araba lakırt�
-
Karnını Doldurmak
1) çok yemek yemek 2) argo gebe kalmak.
-
Kesesini Doldurmak
Fırsatlardan yararlanarak para kazanıp zengin olmak. Örn: Böylece Tecirlilerin yanına varan bi
-
Koltuğu Doldurmak
Aldığı görevi tam olarak başarabilecek yetenekte bulunmak. Örn: Ercüment, memurluk hayatınd
-
Kötü Sayı Doldurma
Uluslararası karşılaşmalarda güreşçinin 6 kötü sayı alarak elenmesi.
-
Küpünü Doldurmak
Eline fırsat geçmişken çokça para biriktirmek. Örn: Hamiyetini bu felsefeye uydurarak küpler
-
Kutu Doldurma Oranı
Konserve kutusunun doldurulan hacminin kutu su kapasitesine yüzde oranı.
-
Saydam Resim Doldurmalığı
Sinema/TV. Çok sayıda saydam resmin belirli bir sırayla görüntülüğe yansıtılmasını sağl
-
Sıfır Doldurmak
Bir belleğe,, sıfır sayısını belirten damganın gösterimini kullanarak damga doldurmak.
-
Sıkışık Doldurma
Özdeciklerin aralarında en az boşluk bırakarak, bir oylumu doldurmaları ile oluşan katı yapı
-
Su Akarken Testiyi Doldurmalı (doldur)
Kişi, fırsattan yararlanmalı geliri bol olduğu zaman ilerisi için para biriktirmeye, mal mülk
-
Tıka Basa Doldurmak
Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak.
-
Uç Doldurma
Yapışkan uçlu bir DNA'nın tek ipliğinin enzim aracılığı ile sentezlenerek küt uçlu bir DN
-
Ufak Doldurmalık
Sinema Doldurmalık ile kutucuk arasında yer alan kapalı, eksenli kutu.
-
Yağmur Yağarken Küpünü Doldurmak
Fırsat varken ondan yararlanıp para veya mal edinmek.
-
Yaşını Bitirmek (doldurmak)
Öngörülen belli bir yaş sınırına ulaşmak. Örn: On sekiz yaşını doldurmayan talebelerin
-
Yerini Doldurmak
1) görevini başarı ile yapar olmak 2) görevinden ayrılan birinin yerine gelen kişi, önceki g�
İlk Türk Devletlerinde Türklerde devlete İl (el) adı verilirdi. İlk Türk Devletlerinde hükümdar yönetme yetkisini Gök tanrı dan alır ve yaptığı tüm işlerden Gök Tanrı ya karşı sorumludur. Buna ( Kut Anlayışı) denir.