1) ilgisiz ve yetkisiz kimseler karışmak 2) artık her yerde bulunabilir olmak. Örn: Bu ürünle

Yüksek bir yerden geniş bir alanı görür durumda.

Sık sık gittiği bir yere artık uğramaz olmak, ilgiyi kesmek.

1) bir yere gitmez olmak, uğramamak 2) başkasını bir yere artık uğramaz duruma getirmek.

1) uğramaz olmak 2) uğraşmamak, ilgilenmemek. Örn: Ben artık öyle şeylerden elimi ayağımı

Bir yere sürekli gitmek. Örn: Ayağı buraya alışmasın, sonra yabancı misafirler varken de ge

Alçak gönüllülük ederek veya saygı göstererek birinin yanına varmak.

Bir kimse başka bir kimseye kul gibi bağlanıp onun her emrini yerine getirmek. Örn: Ayağınız

Yardımcısı (olmak), her işine yarar (olmak).

(Derleme. mana bayağılanması) Bazı sözcüklerin gerçek anlamlarının, yerine göre, bayağı

Güçlü kimsenin korkutucu sözleri, güçsüzü kıpırdayamayacak duruma getirir.

İnsan, yaşamı boyunca çeşitli engellerle ve güçlüklerle karşılaşır.

Hızla ayağa kalkmak. Örn: Derken balıkçı öfkeyle ayağa fırladı, kafese kapatılmış bir

1) ayakları üzerinde durmak, dikilmek. Örn: Yeniden ayağa kalkıyorum, pencereye kadar gidiyoru

Yürürken telaştan ayakları birbirine takılmak.

Bir gerçeği anlayarak aklı başına gelmek.

Hlk. halay oyunlarında ayağı tempoya uydurmak.

Güçlükleri yenerek ilerisinden korkmayacak bir duruma girmek.

1) gitmek istememek 2) oynarken çalınan oyun havasının ritmine uygun hareket edememek.

1) kendi isteğiyle gelmek 2) emek çekilmeden elde edilmek.

1) ayağı yere değmez olmak 2) bir taşıta binip yaya yürümekten kurtulmak 3) mec. çok mutlu o

Halkın düzen içinde çalışmasını baştakiler sağlar.

1) alçalırcasına yalvarmak. Örn: Sandılar ki ihtiyar bahçıvan, paçaları sıvayacak, yeğen

Birinin bulunduğu yerden ayrılmasına veya yaptığı işi sürdürmesine engel olmak.

1) biri yürürken ayakları arasına ayak uzatıp düşürmek 2) mec. birinin işinde yükselmesine

1) başkasına yapmayı tasarladığı kötülük kendi başına gelmek 2) iş yapmakta olan birine

Çok yalvarmak. Örn: Obanın bütün kadınları, delikanlıları ayağına düştü. -Y. Kemal.

1) alçak gönüllülük göstererek birinin yanına gelmek 2) emek çekilmeden elde edilmek. Örn:

Sıra, saygı gözetmeksizin birinin yanına gelmesini sağlamak.

Bir kimseyi çekiştirmek. Örn: Ara sıra ötekinin berikinin ayağına ip takmaktan başka konuş

gelmen çok memnun etti anlamında kullanılan bir söz.

Seyrek gelen bir konuğa yarı sitem, yarı sevinçle söylenen söz.

Ayağına ateş ederek tehdit amacıyla gözdağı vermek.

Hamarat olmak, ayak işlerini bıkmadan, yorulmadan yapmak.

Yoksulluğuna bakmayarak süs ve gösteriş yapmak ister.

Hlk. yalvarırım anlamında kullanılan bir söz.

1) verilen bir işi ağırdan almak 2) bir yerden uzaklaşmak üzere bulunmak 3) halk inanışına g

1) ağrı veya uyuşma dolayısıyla ayağını oynatamamak 2) alışılan bir yere gitmekten kendin

1) başkalarının kendisine yapma ihtimali bulunan kötülüklere karşı uyanık davranmak 2) dikk

Bir yolunu bulup birini işinden veya görevinden uzaklaştırmak. Örn: Hatta vekilin bile ayağı

Hastalıktan korunmak istiyorsak ayağımızı sıcak, başımızı serin tutmalı, olur olmaz şeyl

Bir işte iyi düşünüp dikkatli davranmak.

Giderini mutlaka gelirine uydurmalısın.

yalvarırım anlamında kullanılan bir söz. Örn: Dadıcığım merhamet... Ayaklarının altınÄ

Bir yolunu bulup bir kimseyi düzenle işinden uzaklaştırmak.

1) karısını boşamak 2) sıkıntılı bir durumdan kurtulmak.

Uğradığı yere bereketsizlik, uğursuzluk getirir.

1) dengi olmayan bir kimseyle evlenmek 2) değersiz bir kimseyi üstün bir yere geçirmek.

Yoldan gelir gelmez, henüz dinlenmeden. Örn: Halep'ten İstanbul'a döndüğü gün ayağının t

Çok yorulmak, güçsüz, dermansız kalmak. Örn: Bu şehirde akşama doğru / İçime korku / Aya

Duygusuz insanlar, kendilerini kurtarmak için gerekiyorsa çocuklarını bile tehlikeye atmaktan ç

İşini hile ile yürüten kimse sonunda yakayı ele verir.

(Holothuria tubulosa): Derisi dikenliler (Echinoderma) alt-filumunun deniz-hıyarları (Holothuroide

Derisi dikenliler (Ecbinodermata) alt filumunun, denizhıyarları (Holothuroidea) sınıfından, 30

Derisi dikenliler (Echinodermata) alt filumunun, denizkestaneleri (Echinoidea) sınıfından, vücud

(Echinus esculentus): Derisi dikenliler (Echinoderma) alt-filumunun denizkestaneleri (Echinoidea) sÄ

Pullu sürüngenler (Squamata) takımının, engerekgiller (Viperidae) familyasından, 50-70 cm kada

(Vipera berus): Pullu-sürüngenler (Squamata) takımının engerekgiller (Viperidae) familyasından

Söz, davranış, giyiniş yakışmamak, uygunsuz olmak.

Kuyruksuz iki yaşamlılar (Anura) takımının, kara kurbağasıgiller (Bufonidae) familyasından,

(Bufo vulgaris): Kurbağalar (Anura) takımının karakurbağasıgiller (Bufonidae) familyasından b

Köpek balıkları (Selachii) takımının, harhariyasgiller (Carchariidae) familyasından, 1-2 m ka

(Mustelus laevis): Köpek-balıkları (Selachii) takımının harhariyasgiller (Carchariidae) family

Bir f işlevi verildiğinde, bir yöresinde f nin türeyen olduğu nokta.

Kuyruklu iki yaşamlılar (Urodela) takımının, semendergiller (Salamandridae) familyasından, sı

(Triturus vulgaris): Kuyruklular (Urodela) takımının semendergiller (Salamandridae) familyasında

Tabam 10 olan tersüstel. Simgesi : (…)logx. Anlamdaş. Brigss tersüsteli.

Bir ya da daha çok bağımlı deÄŸiÅŸkenin bir tek bağımsız deÄŸiÅŸkene göre türev (ler)ini iÃ

Hem payı hem de paydası birer tümsayı olan üleşke.

Tanrı hiçbir canlıyı aç bırakmaz, kımıldamadan duran baykuşun rızkını bile önüne koyar

1) yaşayacak çok az zamanı kalmış olmak. Örn: Ben, bir ayağı çukurda hasta bir ihtiyarım.

Kabuklularda ve bazı eklem bacaklı hayvanlarda ağız parçalarından sonra gelen ve bir, iki ya d

(pedes maxillaris), (Lat. pes = ayak, Lat. maxilla = çene) Eklembacaklı hayvanlarda ağız parçal

Gezip dolaştığı yerlerde kötü şeyler de bulunan kimse, kötü alışkanlıklar ve zararlı bi

Dayak yemeye alışmış olmak. Örn: Bereket versin ki boksör, dayağa idmanlıydı. -R. N. Günt

(Mimarlık) Yüksek yapılarda anaduvarlara binen yapı ağırlığını karşılamak üzere anaduva

Zenginlik ve talih kişiyi kendiliğinden gelip bulmaz, çalışıp çabalamakla elde edilir.

Doğru sözlü olan kişi sevilmeyen, istenmeyen kişi olacağı için bulunduğu yerden ayrılmaya

İyi bir görüntü verebilmek için her zaman temiz giyinip kuşanmak gereklidir.

(Mimarlık) Yapılarda süs öğesi olmaktan başka görevi olmayan, duvara yapışık, üzerinde yu

(karşılık: pedipalpus), (Lat. pes = ayak, Lat. palpare = duymak): Örümcekler ve örümceğimsil

Araknidlerde ve örümceklerde çift hâlde, yürüme bacaklarının hemen önünde bulunan, erkek Ã

Åžaşırmak, telaÅŸlanmak. Örn: Hastasını muayene ederken başında bulundular mı, hele söz sÃ

Güçsüz, dermansız kalmak. Örn: Bu hâli biraz yapmacık da olsa şimdi ben de şaşırmış, e

Korku, sinir vb. sebeplerle heyecanlanmak.

Beden gücü yerinde olmak. Örn: Eli ayağı tutanlar, hiçbir haksızlığa razı olmamalıydı.

Bir engel dolayısıyla hiçbir iş yapamaz duruma gelmek. Örn: Diplomatlarımıza, büyükelçili

Her türlü ayak hizmetini yüksünmeden yapmak, hamarat olmak.

çok yalvarırım anlamında kullanılan bir söz.

Ödünç aldığı şeyi geri vermeyi geciktiren veya vermeyenler için söylenen bir söz.

Gereksiz yere gezen kişi, kendisine zararı dokunacak şeylerle karşılaşır.

Sinema/TV. Alıcıya destek sağlamak amacıyla ucu göğse dayanarak kullanılan bir tekayak çeşi

Bir gölün artan sularını denize, başka bir göle ya da bir ırmağa taşıyan akarsu.

Sinema Göstericinin, üzerine yerleştirildiği ve sallanmaksızın gösterim yapmasını sağlayan

Her zaman çıkar peşinde koşan kişi, tehlikelerden uzak kalamaz.

Birini bir işi hemen yapması için çok sıkıştırmak. Örn: Nerelerdesiniz, İhsan Bey? Hem sa

İçine insan girmemiş, içinde insan olmayan. Örn: Yine yeşil yosunlu, insan ayağı değmemiş

İş, sorumsuz ve yetkisiz olanların elinde kalmak.

Akkor ışıtaçta, ışıklı öğeyi taşıyan madenden ve camdan parçaların tümüne birden ver

Başkasına kötülük etmek konusunda aynı şeyi düşünenler birbirlerini incitmezler.