Akıllı bir kişinin yapacağı iş olmamak. Örn: Bunu sormadım akıl kârı olmadığından sor

1) bir işi sona erdirmek için sıkı çalışmak 2) birini gözden ayırmayarak arkasından gitmek

Bir işin niteliğini, gizli yönlerini anlayamamak.

Dikkati çeken bir şeyden bakışlarını ayıramamak. Örn: Gözleri başka bir sahifenin ortalar

1) yanlış bir kanıya takılıp kalmak 2) çözülmesi gerekli bir konu üzerinde durmak.

Beklemek zorunda kalmak, hiçbir yere gidememek. Örn: Dedeye -yeni şakirdiniz efendim- diyerek ç

Pek delişmen, kendisinden ciddi bir düşünce, davranış beklenmeyen kimseler için kullanılan b

Büyük sıkıntılar içinde bulunanlar mantık dışı işler yapabilirler.

Bir sözü konuşması sırasında bilinçsiz bir biçimde sürekli söylemek.

İmkânların fazlalığı insanların iyi işler yapmasını kolaylaştırır.

1) herhangi bir şey bilgiye ve mantığa dayalı olarak yapılmalıdır 2) her şey ortadadır.

Bir kimsenin giriştiği işlerde en büyük yardımcısı aklıdır.

Bir sorunun nasıl çözümleneceğini düşünememe durumunda söylenen bir söz.

Bir kimsenin aklına gelmeyen bir çare, başka birinin aklına gelebilir.

İnanılacak gibi olmamak, akla uygun gelmemek.

Bir konuda birinin görüşünü sormak. Örn: O cinayeti işlemeden evvel gelip bize akıl mı dan

TV. Konuşmacılara yardımcı olmak amacıyla kullanılan, çok çeşitleri bulunan bir araç: Alı

Bir şey çok şaşırtıcı olmak, insanı şaşırtmak.

1) ne olduğunu anlayamamak, sırrını çözememek. Örn: Çalıştıkça da borcumuz azalacağın

Ne olduğunu anlamak, sırrını çözmek. Örn: Yaşadığımız müddetçe bu muammaya akıl erdi

Herhangi bir önlem veya çareyi zamanında düşünmek. Örn: Duvar saatine bakmayı akıl ettiği

İyiyi kötüyü, doğruyu eğriyi birbirinden ayırabilme, ayırt edebilme yeteneğinden yoksun olm

Akla mantığa sığmamak. Örn: Artık bu kadarını akıl havsala alamaz. -R. H. Karay.

Bir işte doğruyu, iyi olanı gösterdiğini sanmak. Örn: Burada akıl hocalığı taslıyorum am

Doğruyu bulmak için aklın izleyeceği bir tek yol vardır, bu yoldan gidenlerin hepsi aynı sonuc

Bir sır en yakın dosta bile söylenmemelidir.

akla uygun değil, doğru değil anlamında kullanılan bir söz.

Bir kimsenin giriştiği işlerde en büyük yardımcısı aklıdır.

Birine nasıl davranacağını göstermek, yol göstermek, akıl vermek. Örn: Sana ne oluyor? Akı

Kişi yaşlandığında olgunlaşmayıp akılsız kalmışsa çocukça işler yapar.

Delice iş yapan zenginler bulunduğu gibi akıllıca iş yapan fakirler de vardır.

Akıllı olmanın yaşla ilgisi yoktur, bazı küçükler büyüklerden daha akıllı olabilir.

1) herhangi bir konuda fikir vermek 2) tahminde bulunmak.

İnsan kendi aklını, düşüncesini başkasınınkinden üstün görür.

İnsan kendi aklını, düşüncesini başkasınınkinden üstün görür.

Akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hes

Kendilerini akıllı sananlar çok kez akılsız diye tanınanlardan daha az başarı gösterir.

Kendini çok akıllı sanmak. Örn: Akıllı geçinen kadınlardan beklenebilecek tepkileri vermedi

Atak kişi tehlikeyi göze alarak işe girişir ve çabuk sonuç alır.

Çocuk akıllı ise babasından mal kalsın diye beklemez, malı kendisi kazanır akılsızsa babasÄ

Gerçeklere uygun davranmak. Örn: Mesut olmak için akıllı olmak kifayet eder, baht, talih bunla

Başkası adına konuşmak, insanın başını derde sokar.

1) yerinde ve uygun davranmak 2) uyanık davranmak.

Bir işte düşüncesizce davranan kişi her türlü olumsuz sonuca katlanır.

İyice düşünülmeden, tasarlanmadan yapılmaya çalışılan iş sırasında birçok sorun ortaya

Hayranlık uyandırmak. Örn: Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerinin akıllara durgunluk veren bir f

Zihni bir şeyle sürekli olarak uğraşmak. Örn: Aklı bir şeye takılmış gibiydi komiserin, k

Para verilmeden sağlanan bir şeyin ufak tefek kusurları hoş görülmelidir.

Kişi talihsiz olursa giriştiği hiçbir işten olumlu sonuç alamaz.

Sürekli telkinlerle bir kişinin bilinç altına birtakım inançlar, duygular yerleştirilebilir.

Bir insan bazen akla ve mantığa sığmayan bir iş yapar yapılan iş, hiçbir kurala uymadığı

Artık kullanılmıyan (kelime). (BIRAKILMIŞLIK, Obsoletisme).

(Yun. bios: hayat logos: bilim) Bir taşıyıcıda üreyen patojenin diğerine geçirilmesi.

Başta akarsular ve dalgalar olmak üzere dışgüçlerle anakayadan kopartılan, sürüklenmeleri s

Çimentolanmamış kum taneciklerinden büyük, yuvarlak taş parçası. (Çapı 4-64 mm.)

Köşeli ya da yuvarlak çakılların doğal bir çimento ile birbirine kenetlenmesinden oluşan tor

Çimentolanmış yuvarlak çakıllardan bileşik tortul kayaç.

Koyunlarda özellikle kış aylarında hayvanların arka bölgelerinde gübrelerin top top yapağıl

1) yerini veya biçimini değiştirmeden durmak 2) iz bırakmak. Örn: O günkü sözleri çakılı

Bir E kümesi üzerindeki bir f : E E işlevi için, f (x) = x eşitliğini gerçekleyen (...)noktas

Bir yerde uzun süre hareketsiz kalmak. Örn: Bir arıza yapsa araba çakılıp kalacağız. -Ç. A

Düz bir alana atılan çakıltaşlarına bakılarak geleceği okuma işi. bk. bakı. krş. un bakı

Birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez.

Buzulların deyimiyle üstü ince ve derin çizilmiş, dip buzultaşı çakılları.

Akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hes

Çalışmayan ve bu nedenle ücret pazarlıkları üzerinde doğrudan etkisi olmayan işgücü.

Argo bir süre entel gibi yaşamaya, onların yaptıklarını yapmaya çalışmak.

Theileria etkenleriyle enfekte kenelerin etkenleri sonraki gelişme dönemlerine aktarmaları (larva

1) bir şeye karşı ilgi duymak 2) aşk ile sevmeye başlamak.

Bir şeyden gözlerini ayıramamak. Örn: O anda pek çok şeyler yapmak istediği hâlde, gözleri

Mineral maddeleri kalıncaya kadar atmosferde yakılarak hacmi ve ağırlığı küçültülmüş ol

Firma ile içerdekiler arasındaki ücret belirleme mekanizmasında sendika ve sendika baskısından

Düşünceleri karmakarışık yapmak, kararsızlığa yol açmak.

TV. Çok uzak noktalar arasında elektromıknatısa dayanılarak telli ya da telsiz olarak sağlanan

Değişik amaçlar için ışıldaklara sonradan takılan işlevsel araçlar.

Taneleri 64-256 mm. çapında olan kum.

Zihni bir şeyle sürekli olarak uğraşmak. Örn: Bu soru kafasına takıldıkça gülüşü mide

1) kınayı su ile karıştırıp bulamaç kıvamına getirerek boyanacak yere sürmek. Örn: Bazı

Hep başkalarının verdiği akılla hareket eden kimse, bir yere kadar başarılı olur, daha sonra

Hayvanların bir yerden başka bir yere taşınması sırasında yeteri kadar yem ve su alamamaları

Genellikle çok sayıda genç sığırın bir arada taşınmasından kısa bir süre sonra ortaya ç

Evcil hayvanlar, hayvanat bahçesi hayvanları ve yabani hayvanlardaki fiziksel etkinlik ve nakil st

Daha çok besi sığırlarında, gebe hayvanlarda ve buzağılamadan sonraki dönemlerde 1-2 gün ve

Çocuk akıllı ise babasından mal kalsın diye beklemez, malı kendisi kazanır akılsızsa babasÄ

Vericiden alınan organ veya dokunun, alıcıda aynı yere, aynı anatomik bölgeye aktarılması.

Zambakgiller (Liliaceae) familyasından, yaprakları yeşil, gümüş, gri şeritli, rizomlu bitkile

Ardından gitmek. Örn: Üftade Hanım'ın peşine takılmış olan şamatalı, gösterişli ve her

Hep başkalarının verdiği akılla hareket eden kimse, bir yere kadar başarılı olur, daha sonra

Bir tortul dizisinin, en altındaki uyumsuzluk aşınma yüzeyinde bulunan çakıl kayaç.

Bir iÅŸ bitmemek. Örn: Bütün dava ÅŸimdi Trakya'daki bu sınırlama keyfiyetine takılı kalmıÅ

İsim takısı şeklinde olup bir ismi bir edata bağlamağa yarayan ( -den, -e, -in, -inle ) öğel

Herhangi bir noktadan ayrılamamak. Örn: Duygularının bilmecesini filan çözmüş değildir. O

(Argo) 1. Rolünü şaşırmak, unutmak. 2. Sataşmak, söz atmak.

1. Sataşmak, söz atmak. 2. Rolünü şaşırmak, duraksamak, unutmak.

İşe yaramayan nesneyi küçük çabalarla bir şeye benzetmek boş olduğu gibi aptal kişiyi de s

Akıllı işçi, beceremeyeceği yönetim işine el atmaz.

Tembel, kendisine buyurulan işi yapmamak için ya onun yapılmasına ihtiyaç bulunmadığını sö

Yumurtadan yumurtaya nakil.

Trypanosoma cruzi hücre zarı üzerindeki müsin benzeri moleküllere konağın glikokonjugatların

Evreden evreye nakil.