Pis, bakımsız, dağınık, harap, gürültülü duruma getirmek.

Ortalığı karışık, gürültülü duruma sokmak.

Yakın olmadığı ve sık sık uğranılması gerekmediği hâlde bir yere çok sık gitmek.

Özellikle yüze vurarak çok dayak atmak.

Şaşırtmak. Örn: Bir mektupla kadınlarınız sizi şaşkına çeviriyorlar. -M. Ş. Esendal.

Aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek.

Bir bileşimde yer alması dolayısıyla değişikliğe uğramış bir kelimeye, kendi başına iken

1) konuk ayakkabılarını gidiş yönüne doğru düzgün bir biçimde sıralamak 2) mec. bazı dav

Aynı yol üzerinde dönerek gitmek. Örn: Kırmızı balıklar birdenbire canlanırlar ve kavanozu

Yaşanılmaz bir duruma getirmek. Örn: Kafamın çatlaklığı yüzünden bir anda orasını zinda

Hâle yola koymak, yönetmek. Örn: Zavallı madam, o sakat hâliyle nasıl çekip çevirsin bu esk

Temiz, bakımlı, güzel bir yer durumuna getirmek.

Yüz üstü yere yapışmış bir güreşçiyi oyun ve güç yolu ile sırt üstü getirme.

Tamçevirme ya da yarıçevirmenin ortak adı.

Bazı kavramların adlandırılmasında başka dillerden çevirme yoluna başvurularak karşılanan

Düşük verimli bir ırkın üstün verim özellikleri olan diğer bir ırka dönüştürülmesi am

Bir yazı sistemine göre yazılmış bir kelimenin veya bir metnin, o yazıdaki işaret değerlerin

(I) Bir dilde anlatılanı başka bir dilde anlatmak üzere dönüştürmek.(II) Verinin taşıdığ

Bir dilde yazılmış bir yapıtı başka dile aktaran kişi.

Yalan dolanla gizlice kötü iş görmek. Örn: Beyefendi dalaveresini döndüreceği yerleri adaml

Bir şey üzerinde bilgisizce tedavi, onarım vb. işler yapmak.

Çeşitli sayı bileşimlerinde karşılığını bulan günlük dilden sözcüklerle çeşitli mate

Daha önce iş birliği yaptığı kişiyi uzaklaştıracak davranışlarda bulunmak. Örn: Bugünl

Hile ve dalavere ile iş yapmak. Örn: İleride işler yapmaya, dolaplar çevirmeye başlarsa kendi

Entrika ile amacına ermeye çalışmak, dolap çevirmek. Örn: Küçük entrikalar çevirmek onlar

İyice, istediği gibi, adamakıllı gözden geçirmek.

1) sin. ve TV beyaz perdede oynatılacak bir eseri filme almak veya bu eserin çekilişi sırasında

Ä°steÄŸini elde etmek için hileli yollara baÅŸvurmak. Örn: Anasının gözü kardeÅŸi, iÅŸi gücÃ

Bankaların fon kaynaklarını (yükümlülüklerini) aynı vadeye sahip varlıklara dönüştürere

1) geri vermek, geldiği yere göndermek, iade etmek 2) kabul etmemek, reddetmek. Örn: Oğlunun hi

Sinema (Türkiye'de) Bir film çevrilirken, aynı çevirim takımından, aynı oyunculardan, aynı b

Yalan dolanla bir şeyden yararlanmak. Örn: Birinci Dünya Harbi'nde oldukça önemli ığrıp çe

Gizli, dolambaçlı bir iş yapmak. Örn: Öbürleri şüpheleniyorlar, bir iş çevirdi ama nasıl

Geri döndürmek, kabul etmemek. Örn: Fakat görücüleri de kapıdan çevirmeyi doğru bulmuyordu

Çekiç atmada, dönüşe geçmeden önceki ilk hızı kazanmak için, atma aracını tutan gergin i

Haddini bildirmek, gereken dersi vermek. Örn: Sonra benim kuyruğumu tava sapına çevirirler efen

Kuzunun gövdesini şişe geçirip ateş korunun üzerinde çevirerek pişirmek.

Kısa bir süre dolaşıp gelmek. Örn: Akşamüstü gelirken, Langa'dan doğru bir lâm elif çevi

Hava soğukken lodosla ısınmak. Örn: Hava öğleden beri lodosa çevirdiği için soğuk değild

Her sözü dinler duruma getirmek, uslandırmak.

TV. Ülkeler arasındaki televizyon izlenceleri alış verişini sağlamak ya da komşu ülkelerin y

(…) || Örn. 'Bütün insanlar ölümlüdür' önermesinden önçevirme ile 'Kimi insan olmayan öl

Çok hırpalamak, dağınık, bozuk veya berbat bir duruma getirmek.

Taşınır veya taşınmaz varlıkların satılarak paraya dönüştürülmesi.

Herhangi bir ÅŸeyi para ile deÄŸiÅŸtirmek.

Bir işi kolayca ve ustalıkla yapabilmek.

Kâğıt oyunları, tavla vb.nde bir parti oynamak.

Poker oynamak. Örn: Kış geceleri arkadaşlar arasında bir el poker çevirmek de keyiftir. -P. S

TV. Ayrı renk işlemi kullanan ülkeler arasında yayın alış verişini sağlayabilmek için, ren

1) bir şeye veya birine önem vermemek. Örn: Batı âlemi Türkiye'den vazgeçemez, bizi yalnız

1) hiçbir şey bırakmamacasına soymak. Örn: Şimdi bu herifi soyduk soğana çevirdik, değil m

Konuşmanın sakıncalı bir biçim aldığını anlaşıldığında başka bir konuya yönelmek, la

Hareket hâlindeki taksiyi bir yere gitmek için durdurmak. Örn: İbrahim caddeye çıkar çıkmaz

(…) || Örn. 'Bütün insanlar ölümlüdür' önermesinden tamçevirme ile 'Kimi insan olmayan öl

Üst üste başarısız denemelere konu etmek. Örn: Hastaları tecrübe tahtasına çevirmiş nice

Geri döndürmek. Örn: Yanına uşak filan almaz. Müracaat edenleri ters yüzüne çevirir. -Ö.

1) voli ile balık avlamak 2) argo tuzağa düşürmek. Örn: Öyle bir voli çevir ki hem senin he

Önçevirme ya artçevirmenin ortak adı.

Gideni durdurmak, gitmesine engel olmak.

Gösterdiği ilgiyi kesmek. Örn: ... vergi kâtibinden yüz çevirmişler, kendisine hasım olmuş

Evlenme sözünü geri almak, nişanı bozmak.