-
(bir Durum) Açığa Çıkmak
1) belli olmak, anlaşılmak. Örn: Ama daha önemlisi komünle bizim aramızda bir anlayış farkÄ
-
(bir Durum) Gün ışığına Çıkmak
Açıklığa kavuÅŸmak, aydınlanmak. Örn: Bu mesele gün ışığına çıkmadıkça toplumun doÄ
-
(bir İşin) İçinden Çıkmak
Karışık bir işin güçlüklerini yenebilmek, üstesinden gelmek. Örn: Pek cazip bir iş fakat
-
(bir İşten) Yüz (yüzünün) Akı İle Çıkmak
Bir işi kendi saygınlığını yitirmeden eksiksiz ve başarılı olarak yapıp bitirmek. Örn: B
-
(bir Şey Birinin) Başının Altından Çıkmak
Birinin hilesiyle yapılmak. Örn: Anlaşıldığına göre bu iş Saniye'nin İstanbullu anasını
-
(bir Şeyden) Mana (manası) Çıkmak
Anlamına gelmek, anlamını taşımak. Örn: Kızın adını Emel koydu. Oğlanınkini Fethi ... S
-
(bir Şeyin) Acısı Çıkmak
Bir şeyin olumsuz, kötü sonucu bir süre sonra ortaya çıkmak. Örn: Dünkü yorgunluğun acıs
-
(bir Şeyin) Çivisi Çıkmak
Düzeni bozulmak, kargaşa içinde bulunmak. Örn: Bu ülkenin, bu dünyanın çivisi çıkmış, b
-
(bir Şeyin) Rezili Çıkmak
Çok eskimek, bozulmak, parçalanmak. Örn: Şu gömleğe bak, rezili çıkmış! -Ç. Altan.
-
(bir Şeyle) Başa Çıkmak
Bir şeye gücü yetmek. Örn: Varsın kıraç olsun tarlam / Taşlarını ayıklayacağım / Kazma
-
(birinden) Tarafa Olmak (çıkmak)
Birinin görüş ve düşüncesini benimsemek, desteklemek.
-
(birine) Biliş Çıkmak
Tanımak, önceden tanış olmak. Örn: Hiç kimse bu kara yağız garip yiğide biliş çıkmadı.
-
(birinin) Açığı Çıkmak
Saklamakla görevli bulunduğu paranın veya malın eksik olduğu anlaşılmak.
-
(birinin) Başına Çıkmak
Birinden yüz bulup ona karşı pek şımarıkça davranmak. Örn: Hizmetçi kadınlarla içli dıÅ
-
(birinin) Tepesine Binmek (çıkmak)
Genellikle kendinden daha güçsüz kimseleri ezmek, kötü davranmak. Örn: Böyle kız gibi nazik
-
(biriyle) Başa Çıkmak
Güçlükler çıkaran biriyle olan işini, kendi istediği yolda sonuçlandırabilmek. Örn: Onlar
-
... Elinden Çıkmak
Biri tarafından yapıldığı belli olmak. Örn: Giysi belli oldu, çok kaliteli, çok iyi terzi e
-
Acısı Ortaya Çıkmak
Olumsuz sonucu yavaş yavaş ortaya çıkmak. Örn: Dur bakalım daha hele, o içtiklerinin acısı
-
Adam İçine Çıkmak
Topluluğa karışmak, insanların bulunduğu yerlere gitmek, eşe dosta gitmek.
-
Adı Çıkmak
1) kötü bir ün kazanmak. Örn: Onun adı çıkmış yoksa fena adam değil. 2) hakkı olmayan bi
-
Adı Deliye Çıkmak
Deli olmadığı hâlde deli olarak tanınmak. Örn: Böyle bir şey yazmaya kalkarsam adım deliye
-
Ağzından Çıkmak
Bir sözü istemeden, farkına varmadan söylemek, söylemiş bulunmak. Örn: Bir kez ağzımdan ç
-
Ağzından Girip Burnundan Çıkmak
1) türlü yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek, kandırmak. Örn: O, köylülerin ağz
-
Ahbap Çıkmak
Önceden tanışmış olmak. Örn: Gümrükten itibaren her rast geldiği adamla ahbap çıktı. -Y
-
Aklı Çıkmak
Sonucun kötü olacağını düşünerek korkuya kapılmak. Örn: Para harcayacak diye aklı çıkÄ
-
Akraba Çıkmak
Konuştuktan sonra akraba olduklarını anlamak.
-
Alıcı Çıkmak
1) müşteri olmak 2) istemek, talip olmak. Örn: İzmir'den gelmiş birtakım hanımlar onu kız s
-
Alışverişe Çıkmak
Alım satım işi için çarşıya gitmek.
-
Altından Çapanoğlu Çıkmak
Girişilen işte başa dert olacak bir durumla karşılaşmak. Örn: Kısa kesmekten yanaydı ama p
-
Altından Girip Üstünden Çıkmak
1) malı, parayı düşüncesizce harcayıp tüketmek. Örn: Babasından kalan servetin altından g
-
Anlaşmazlık Çıkmak
Bir konuda uyuşmazlık söz konusu olmak. Örn: Miras dağılımında üvey annesiyle aralarında
-
Aradan Çıkmak
1) yapılması gereken öteki işlerle uğraşılabilmesi için bir iş önce bitirilmek 2) sıkış
-
Arka Çıkmak
Bir kimseyi başkalarına karşı korumak, kayırmak. Örn: Annesi arka çıktı da çocuğu dayakt
-
Arka Kapıdan Çıkmak
Okuldan başarısızlık nedeniyle ayrılmak.
-
Askıya Çıkmak
1) ipek böceği koza sarmak üzere dallara çıkmak 2) evlenecek kimselerin durumu nüfus kayıtlar
-
Aslı Çıkmak
Gerçek olduğu anlaşılmak, gerçek olduğu ortaya çıkmak. Örn: Söylenenlerin aslı çıkarsa
-
Ateşi Çıkmak (yükselmek)
Hasta vücut ısısı olağandan çok artmak.
-
Aynı Kapıya Çıkmak
Sonuç bakımından fark etmemek, aynı sonuca varmak. Örn: Talihin aşırısı da insanı eninde
-
Ayyuka Çıkmak
1) ses yükselmek. Örn: Camlar çerçeveler parçalanıyor, küfürler ayyuka çıkıyordu. -A. Ü
-
Baltası Kütükten Çıkmak
Bir engelden, bir sıkıntıdan kurtulmak.
-
Başına İş Çıkmak
Hoşa gitmeyen ve beklenmedik bir iş veya olayla karşılaşmak.
-
Başına Kan Çıkmak
Öfkelenmek, hiddete kapılmak, kontrolünü yitirmek. Örn: Bizim merkez memuru celallidir, başı
-
Baskın Çıkmak (gelmek)
Karşılaştırma konusu olan kimseyi geçmek, ona karşı üstünlüğünü göstermek.
-
Baştan Çıkmak
Ahlakı bozulmak, doğru yoldan ayrılıp uygunsuz işlere yönelmek. Örn: Edebiyatı zenginleşti
-
Bildik Çıkmak
Birbirlerini eskiden bildiklerini veya ailece tanıştıklarını anlamak. Örn: Hâlbuki ayrılık
-
Bir Kulağından Girip Öbür Kulağından Çıkmak
Söylenen söze önem vermemek. Örn: Fakat bütün bu sözler benim bir kulağımdan girip öbür
-
Birinci Gelmek (çıkmak)
Birçokları arasında en iyi olarak seçilmek.
-
Borçlu Çıkmak
Görülen hesapta vereceği kalmak. Örn: Para muamelelerinden borçlu çıkmıştı. -Y. K. Beyatl
-
Boş Çıkmak
Umduğu gerçekleşmemek, sonuç vermemek. Örn: Ben birkaç gündür arıyorum, birkaç yerlere ba
-
Boşa Çıkmak
Umut, düşünce vb. şeyler sonuç vermemek, gerçekleşmemek. Örn: Ümidim boşa çıkınca dizl
-
Burnu Kafdağına Çıkmak (varmak)
Kibirlenmek, şımarmak, burnu büyümek. Örn: Nikâh ettirir ettirmez kadının burnu Kafdağı'n
-
Canı Burnundan Çıkmak
Çok kızgın olmak, öfkelenmek. Örn: Öte yandan Osman da canı burnundan çıkarak 'karışma,
-
Canı Çıkmak
1) çok yorulmak veya çok zorluk çekmek. Örn: Çalışmaktan canım çıktı. 2) ölmek. Örn:
-
Ceketini Alıp Çıkmak
1) ilişkisini tamamen koparmak 2) hiçbir şey almadan birlikteliği bitirmek, ortaklıktan ayrılm
-
Cerre Çıkmak
Medreselerde okuyan softalar para ve erzak toplamak için belli aylarda köylere dağılıp imamlık
-
Çeteye Çıkmak
Keşif, yağma ya da kırıp geçirme amacı ile yapılan akınlara katılmak.
-
Çileden Çıkmak
1) olup bitenler karşısında sabrı ve dayanıklılığı kalmayıp taşkınlık göstermek. Örn:
-
Cılkı Çıkmak
Bozulmak, doğru ve uygun yolundan ayrılmak.
-
Çıngar Kopmak (çıkmak)
Gürültü, kavga çıkmak. Örn: Bu son rolü, ihtiyaten, büyük çıngarın kopacağı güne sak
-
Cinleri (cin) Tepesine Çıkmak (binmek)
Çok kızmak. Örn: Gidip oyunu seyretmiş. Seyretmiş ama, bütün cinleri de tepesine çıkmış,
-
Çizmeden Yukarı Çıkmak
Bilmediği, aklının ermediği, yetkisi dışındaki bir işe karışmak. Örn: Daha çoğunu iste
-
Çürük (çürüğe) Çıkmak
1) birinin sağlam olmadığı anlaşılmak 2) ask. sağlık durumunun elverişsiz olması yüzünde
-
Dağa Çıkmak
1) eşkıyalık etmek 2) hükûmete karşı gelmek için dağlara çekilmek.
-
Dalıp Çıkmak
1) deniz, göl vb. yerlerde suyun içinde kaybolup yeniden görünmek 2) deniz, göl vb. içinde kı
-
Dediğinden (dışarı) Çıkmak
Sözünü dinlememek. Örn: Dediğimden dışarı çıkarsa kendi bilir.
-
Deli Çıkmak
1) çıldırmak 2) mec. çok sinirlenmek.
-
Dili Bir Karış Dışarı Çıkmak (sarkmak)
Koşmaktan, yürümekten ve yorulmaktan çok susamak. Örn: Koştu koştu da dili bir karış sarkt
-
Dinden İmandan Çıkmak
Kendini kontrol edemeyecek kadar çok öfkelenmek, çok sinirlenmek.
-
Doğru Çıkmak
Gerçek olduğu anlaşılmak. Örn: Bu bari doğru çıksaydı, yazarlığıma geçmişte bir ipucu
-
Dumanı Tepesinden Çıkmak
Bir acının ateşiyle yanıp tutuşmak.
-
Elden Çıkmak
1) malı olmaktan çıkmak, malı satılmak 2) kaybedilmek. Örn: Selanik elden çıkınca ailesi Ä
-
Eli Boş Çıkmak
UmduÄŸunu alamamak, baÅŸarısızlığa uÄŸramak. Örn: SaÄŸa döndü, sola baktı, seksen sergüzeÅ
-
Elinden Bir Kaza (sakatlık) Çıkmak
İstemeyerek birini yaralamak veya öldürmek. Örn: Belki elinden bir kaza çıkar diye evine girm
-
Elinden Kan Çıkmak
Cinayet işlemek. Örn: Kırk kanını Allah'a affettirmeye çalışırken kazara, elinden yeni bir
-
Emekliye Ayrılmak (çıkmak)
Emekli olmak, tekaüde sevk olunmak. Örn: Sakatlığımı öne sürerek emekliye ayrılmamı istey
-
Evci Çıkmak
Tatil günlerinde okul, kışla vb.nden eve gelmek.
-
Eve Çıkmak
1) aileden ayrılıp ayrı bir evde oturmak 2) öğrenci yurttan ayrılıp ev kiralayarak yaşamak.
-
Falso Çıkmak
Bozuk olmak. Örn: Yüzde beş yüz kâr beklediği bu işlerin alt tarafı falso çıkınca apış
-
Ferz Çıkmak
Satrançta piyon, karşıdaki en son kareye kadar sürülüp vezir olmak.
-
Fırsat Düşmek (çıkmak)
Bir imkâna kavuşmak. Örn: Evet mademki fırsat düşmüştü. Cesaretini göstermek lazımdı. -
-
Foyası Meydana (ortaya) Çıkmak
Bir olay dolayısıyla bir kimsenin kötü niteliği ortaya çıkmak. Örn: Utanmazlık siyasetinin
-
Girip Çıkmak
1) bir yere kısa süre kalmak üzere uğramak 2) bir yere sık sık gelmek. Örn: Onun yanımızda
-
Göbeği Çıkmak
Şişmanlamak. Örn: Benim oğlanın göbeği çıkıyormuş da biraz, her sabah koşu yapıyor, de
-
Görücüye Çıkmak
Evlenmesi söz konusu olan kız görücüye görünmek. Örn: Onu indirmek, görücüye çıkmaya r
-
Gözü Kara Çıkmak
Korkusuz olduğu anlaşılmak. Örn: Gözü kara çıkmış, yaşamın bozuk para gibi harcanabilec
-
Gürültü Çıkmak
Kavga, tartışma, karışıklık olmak. Örn: Bir gürültü çıkarmadan buradan gidiniz... -H. R
-
Hakikatsiz Çıkmak
Yakınlığı ve bağlılığı sürekli olmamak. Örn: Dost bildiğim insan hakikatsiz çıktı.
-
Haklı Çıkmak
Davasının, iddiasının, düşüncesinin veya davranışının doğru olduğu anlaşılmak. Örn:
-
Haşadı Çıkmak
1) bozulmak, işe yaramaz duruma gelmek 2) çok yorulmak, bitkinleşmek.
-
Her Boyaya Girip Çıkmak
Çeşitli işlerde kısa süre de olsa çalışmış olmak.
-
Her Kafadan Bir Ses Çıkmak
Bir konu üzerinde herkes rastgele konuşmak. Örn: Her kafadan bir ses çıkıyor, sen kazandın b
-
Hırtlambası Çıkmak
1) perişan bir biçimde giyinmiş olmak 2) eşya, çok eskiyip dökülür durumda olmak. Örn: Kol
-
Hışırı Çıkmak
1) eşya, çok hırpalanıp örselenmek 2) insan ağır işlerle uğraşıp çok yorulmak.
-
Hurdası Çıkmak
Eşya, kullanılmayacak duruma gelmek, eskimek.
-
İçeriden Çıkmak
Hapisten kurtulmak, serbest kalmak. Örn: Umarım şimdi anlıyorsundur uzun süre yatan kişilerin
-
İçi Dışına Çıkmak
1) kusmak 2) kusacak duruma gelmek. Örn: Cip hazır, dedi. İnşallah süspansiyonu iyidir yoksa y
-
İhramdan Çıkmak
Hac görevini tamamladıktan sonra giyilen ihramı çıkarmak.
-
İkisi Bir Kapıya Çıkmak
Aynı sonuca varmak, aynı sonucu doğurmak.
-
İnsaflı Çıkmak
Anlayışlı, hoşgörülü olduğu belli olmak. Örn: Gelinin babası insaflı çıktı da verdi G
-
İnsan İçine Çıkmak
Toplum içine karışmak, başkalarıyla ilişki kurmak.
İngilizce Gece Çıkmak - Going Out in the Evening; Burada bir disko var mı - Is there a disco here? Burada bir gece klubü var mı - Is there a nightclub here? Burada bir birahane var mı - Is there a pub here?
Yurdumuzda, aşırı erozyonun nedenlerinden en önemlileri orman ve meraların tahribatıyla ortaya çıkmaktadır. Karşımızda insan bulunmaktadır; bu nedenle, erozyon sorununun havzada yaşayan ve doğal kaynakları yanlış kullanan yöre insanı i